Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN CELAL GÜZEL

Hangisi yolsuzluk? Hangisi komplo?

Ben siyasette 'alan' değil, 'veren' bir gelenekten geliyorum. Rahmetli babam bütün varını, yoğunu mahallî yöneticisi olduğu DP'ye harcamıştı. Rahmetli dayım Ali İhsan Göğüş, CHP yöneticiliği ve bakanlıklar yapmıştı; vefatında gazetecilik döneminde girdiği iki kooperatif evinden başka kendisine ait mülkü yoktu. Ben de dedemden ve babamdan kalan iki eski evin miras paylarını, kurduğum YDP için harcamıştım. YDP Genel Merkezi'nin kapısına, 'Bu kapıdan hırsızlar giremez' yazdırmıştım. Bütün hayatım ve özellikle siyaset yıllarım boyunca hep 'Dürüstlük ve Fazilet Mücadelesi' sloganını kullandım ve yolsuzlukla, hırsızlıkla mücadele ettim. 'Beytülmal'e el sürmedim ve el sürdürmedim.
Bütün bu girizgâhı yapmamın sebebi, 'yolsuzluk' olaylarına ne kadar tiksinerek baktığımı anlatmak içindir.
Milletçe yolsuzluklara karşıyız ve bunlara mâni olmak için gereken siyasî, adlî ve idarî tedbirleri almaktan yanayız. Gerçekten, siyasî bakımdan kaybının olacağını ve yıpranacağını bilmesine rağmen, yolsuzluklarla mücadele etmeye kararlı bir devlet adamı kadar hürmete lâyık kimse yoktur. Bunun gibi, güvenlik, asayiş ve istihbarattan sorumlu olan ve bu sorumluluğunun gerektirdiği görevini hiç korkup çekinmeden yapan devlet memuru başımızın üstündedir. Yargı, özellikle yolsuzlukla mücadele konularında demokratik kuvvetler ayrılığının icabını yerine getirmeli ve hiçbir şahsî endişeye kapılmadan vazifesini ifa edebilmelidir. Savcılara ve Mahkemelere müdahale edilmemesi için yargı bağımsızlığı kesinlikle sağlanmalıdır.
Bu açıdan bakılınca 17 Aralık Operasyonlarına hak verilmesi düşünülebilir. Bu takdirde ise, operasyonu yapan ve yolsuzlukları ortaya çıkaran emniyet görevlileri ve savcılar muaheze edilecek yerde teşvik edilecekler; bırakınız görevden almayı terfi ettirileceklerdir. Bu durumda da kendilerine ve yakınlarına suç isnat edilen bakanlar istifa ettirilecek ya da görevlerinden alınacaklardır.

***

Eğer 17 Aralık Operasyonları şu özellikleri taşımasaydı, onlara 'komplo' demez ve gerçekten yolsuzluk operasyonları olduğunu kabul ederdik:
1. 17 Aralık Operasyonları, birçok çelişkiyi ve tutarsızlığı ihtiva etmektedir. İddia edilen yolsuzluk operasyonlarının arasında kanıtlanmış hiçbir ilişki yoktur. Bir yanda banka muameleleri, diğer yanda rüşvet iddiaları, arazi tahsisleri ve kara paraya kadar uzanan bu iddiaların hiçbiri -bazı teatral söylentiler dışında- henüz ispatlanmış değildir. Bilâkis, sözkonusu dosyaların kurgu olduğuna dair birçok emare bulunmaktadır.
2. 17 Aralık Operasyonları'nda zaman ayarlaması, olayın başlıbaşına bir 'komplo' olduğunu ortaya koymaktadır. Bir yıldan fazla zamandır takip edildiği iddia edilen bu yolsuzluk iddialarının, tam da Mahallî Seçimlere üç, Cumhurbaşkanı Seçimlerine sekiz, Genel Seçimlere -tarih öne alınmazsa- onyedi ay kala patlatılmasının tesadüf olduğunu bana inandıramazsınız.
3. Üstelik bu zamanlama, 28 Mayıs 2013 'Gezi Komplosu' gibi dış kaynaklı bir komplo ile Hükûmet'in düşürülmesi teşebbüsünden sonra yer almış ikinci komplo denemesidir.
4. Nihayet, yabancı kaynakların dahi 'Avrupa'nın en hızlı büyüyen bankası' olarak vasıflandırdığı ve Türk ekonomisine 150 milyar dolar civarında imkân sağlayan Halk Bankası'na darbe vurulması da bu komplo sayesinde gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.
***

Ben, ömrüm oldukça yolsuzluklarla mücadele etmeye devam edeceğim. Lâkin söyler misiniz? Hangisi yolsuzluk, hangisi komplodur?..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA