Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Kürtler ve gönüllü beraberlik

Türkiye'deki gelişmeleri değerlendirirken, İspanya ve İngiltere'nin "etnik" meseleyi nasıl hallettiği ya da halledemediği konularına da ister istemez giriyoruz. Bu, Baskların ya da İrlandalıların, Kürt kökenli vatandaşlarımızla aynı konumda olduğunu elbette göstermiyor. En önemli fark, bizim birlikteliğimizde gönüllü bir beraberliğin bulunması.
Baskların yaşadığı Navar Krallığı, bir zamanlar Kastilya ve Aragon Krallıkları gibi, müstakil bir devletti; bölge, İspanya ve Fransa arasında paylaşıldı. İrlanda ise, İngiliz hâkimiyetine karşı baştan beri direndi ancak, başarısız kalan pek çok ayaklanmanın sonucunda, 1801'de İngiltere'ye katıldı. Katolik orta sınıf, İngiltere'ye bağlı kalmayı hiçbir zaman içine sindiremedi; onlar bağımsızlık mücadelesi verirken, Kuzey İrlanda'daki Protestanlar da Birleşik Krallığın bir parçası olmayı tercih ettiler. İrlanda böylece ikiye bölündü. Bu ülkede terör, etnik temelli olmaktan ziyade, mezhep ayrılığına dayanıyordu.

***

Gelelim bizim tarihimize... 1071'de Selçuklu hükümdarı Alparslan, Anadolu'ya girdiğinde, Malazgirt'te bir Kürt devletiyle karşılaşmadı; bir Kürt devletini yıkarak Anadolu'yu fethetmedi. Aksine Müslüman halklar, Bizans devletinin hâkimiyetine el birliğiyle son verdiler.
Yavuz Sultan Selim döneminde ise, Kürt vilâyetlerinin pek çoğu Osmanlı devletine kılıç zoruyla değil, hür iradeyle katıldı. Kürtlerin önderi İdris-i Bitlisi, iki Türk devleti birbiriyle vuruşurken, Çaldıran'da (1514), Safavi devletinin hükümdarı Şah İsmail'e karşı, Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim'in yanında yer aldı; Doğu ve Güneydoğu Anadolu vilâyetlerinin Osmanlı'ya bağlanmasında rol oynadı. Yavuz da, Kazasker rütbesiyle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun yönetimini İdris-i Bitlisi'ye bıraktı. Serbest iradeyle başlayan bu beraberlik sayesinde, halkın arasına hiçbir zaman düşmanlık girmedi. Cumhuriyet döneminde de öyle. Denilebilir ki, haksızlık ve adaletsizliğin kaynağında, "devletin" endişeleri vardı. Devleti inkârcılığa iten, "asimilasyoncu" politikalar uygulamaya sevk eden temel sebeb, bölünme kaygısıydı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA