Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Ağlama Duvarı

Bugün anlatacağım hikâye günümüze de uyuyor. İsrail'in "Hep bana Rabbana" davranışı yüzünden, bir türlü çözülemeyen Filistin meselesi ve Ortadoğu'da tesis edilemeyen barış. Birlikte hareket etmeyip, ihtilâfa düşen Arapların da, işlerin sürüncemede kalmasında elbette rolü var.

***
Kudüs'te görevlendirilen bir gazeteci, Ağlama Duvarı'nın önünden her geçişinde, yaşlı bir Musevi'nin orada öylece durup dua ettiğini fark etmiş. Bir hafta, iki hafta; sonunda adamla röportaj yapmaya karar vermiş. Teybini açıp sormuş:
- Adınız?
- David. Polonya Yahudisiyim. Yaşım 65. Smalla'da bir manav dükkânım var. Evliyim. İki çocuğum Tel Aviv'de çiçek serasında çalışıyor.
- Sizi, her gün burada, Ağlama Duvarı'nın önünde, dua ederken görüyorum.
- Evet, her sabah dükkânı açmadan buraya gelir, dünya barışı ve insanların kardeşliği için dua ederim. Öğle tatilinde, bu sefer insanların mutluluğu, acıların sona ermesi için Yaradan'a yalvarırım. Akşam da eve dönerken, dürüst ve iyi insanların esenliği için yakarırım. Cumartesi günümü de burada, yine dua ederek geçiririm.
- Ne güzel. Kaç yıldır bunu sürdürüyorsunuz?
- İsrail'e göçtüğümden beri; yani 40 yılı geçti.
Gazeteci çok etkilenip heyecanla sormuş:
- 40 yıldır her gün dua ediyorsunuz.
Bugün nasıl bir duygu içindesiniz? Neler hissediyorsunuz?
Uzun uzun iç geçirmiş yaşlı Musevi; sonra bezgin bir sesle cevap vermiş:
- Vallahi artık bilemiyorum. Olan bitenlere ve halimize bakıyorum da, içimde sanki 'DUVARA' konuşuyormuşum gibi bir his var!..
(Saim Güven'e teşekkürler)
Mavi Marmara saldırısında 9 vatandaşımızın ölümüne sebebiyet veren İsrail'den özür bekliyoruz. Ama galiba, duvara konuşuyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA