AK Parti hükümeti "şapkadan tavşan çıkarmaya" meraklı. Daha önce programda ya da seçim beyannamesinde öngörülmeyen, hatta tersi savunulan ilkeler göz ardı ediliyor. Toplumun hayatını derinden etkileyecek değişiklikler, akşamdan sabaha, gündeme getiriliyor. Meselâ, 2007 Seçim Beyannamesi'nde "Yasama, Yürütme ve Yargı erkleri arasındaki ilişkiler PARLAMENTER SİSTEM ESAS ALINARAK açık, net ve anlaşılabilir bir şekilde belirlenmeli; bu çerçevede cumhurbaşkanının konumu ve yetkileri yeniden tanımlanmalı" denilirken (Cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlanacağı ihsas ediliyor), yeni hazırlanan anayasaya "Başkanlık sisteminin" dahil edilmesi konuşuluyor. Hepimiz 4+4+4'ün Milli Eğitim Bakanlığı'nın bilgisi dışında, grup başkanvekillerinin teklifi olarak Genel Kurul'a sunulduğunu biliyoruz. Nitekim, birçok yanlış, bakan Ömer Dinçer'in katkısıyla sonradan düzeltilebildi. Kürtaj tartışması da birdenbire başladı. AK Parti'nin ne programında, ne de Seçim Beyannamesi'nde böyle bir vaat mevcut değil. Ama Tayyip Erdoğan, "Kürtajı yasaklayacağız" deyince yasal hazırlıklar başlayıverdi.
Şimdi bakıyoruz, Özel Yetkili Mahkemelere ilişkin bazı teşebbüsler söz konusu; ne olacağını kimse bilmiyor. Hatta tasarı, Adalet Bakanlığı'nın dışında Başbakanlık bünyesinde hazırlanıyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in tavrı ortada: Yasal bir değişiklikle mevcut davaların etkilenmesini hiç arzu etmez. Ama insan ister istemez soruyor: Niçin Başbakanlık'ta? Neden kapalı kapılar ardında?