Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Nevzat Yalçıntaş'tan hatıralar

Nevzat Yalçıntaş'ın hatıraları, İşaret Yayınlarından çıktı. Yalçıntaş, devlete çeşitli kademelerde hizmet etmiş, kıymetli bir bilim adamı. Sadece bilgisiyle değil, nezaketiyle de temayüz etmiş bir insan. Bu yüzden böyle bir kitabın sahibi olmak, Hoca'yı daha da yakından tanımak hazine değerinde. Bir ömre o kadar çok şey sığdırmış ki! Hem yaşadıklarını anlatıyor, hem yaşadıklarından çıkardığı dersleri sizlerle paylaşıyor.
Yalçıntaş, kitabında "Merve" konusuna da temas etmiş ve olayı kendi bildiği çerçevede nakletmiş. Merve Kavakçı'nın beni telefonla arayarak, kendisine refakat etmemi istediğini söylemiş. Bu kısım doğru. Benim parti disiplinine aykırı hareket ettiğimi belirtmiş. Bu kısım yanlış. Çünkü Fazilet Partisi yönetiminin "Kavakçı Meclis'te yemin etmesin" şeklindeki bir kararı, milletvekillerine intikal ettirilmemişti. Aksine bir gece önce, Meclis Başkanı Ali Rıza Septioğlu'na gidildi; ondan Merve Kavakçı'nın isminin yemin için okunması ve kürsüye davet edilmesi istendi. Dolayısıyla benim, "Kavakçı Meclis'e girmesin" kararından hiçbir bilgim yoktu. Yalçıntaş, "Merve'yi Meclis Genel Kurulu'na sokmadan önce Ecevit'e konuyu naklettiğimi" ileri sürüyor. Bu doğru. Ama henüz o sırada Merve'den "Bana refakat et Nazlı abla" telefonunu almamıştım. Sadece, Septioğlu tarafından ismi okununca, Merve'nin gelip yemin edeceğini düşünüyordum. Ecevit ile konuşmamın sebebini açıklayayım: Kavakçı Genel Kurul'a girdiğinde, bazı DSP'li kadın milletvekillerinin başından örtüsünü çekeceğini duymuştum. Bundan ve bunun yaratacağı infialden endişe ettiğim için, kuliste Ecevit'e rastlayınca şunları söyledim: "Bu büyük bir skandal olur. Onlar açısından başörtüsü kutsal. Kutsallarına müdahale ederseniz Türkiye çapında gerginlik doğar" dedim. "Merve gelecek ya da gelmeyecek" diye bir söz sarf etmedim. Zaten perde arkasında cereyan eden ittifaklardan haberdar da değildim. Bu bakımdan Nevzat Yalçıntaş'ın hatıralarındaki şu cümleler tam olarak gerçeği yansıtmıyor: "Meğer Nazlı Hanım Merve Kavakçı'yla beraber Genel Kurul salonuna girmeden önce Ecevit'e giderek, 'Sayın Başbakanım, biraz sonra Merve Hanımı Genel Kurul'a getireceğim. Herhangi bir tepki gösterilmemesi konusunda sizden yardım rica ediyorum' mealinde bir konuşma yapmış. Hiç olmazsa haber vermeden sürpriz bir şekilde getirilebilseydi, Ecevit belki o talihsiz demeci vermeyecek, mesele suhuletle halledilmiş olacaktı. Ecevit'i önceden bilgilendirmek, maalesef emaneti yanlış yere tevdi etmek olmuştur..."
O tarihte ve ondan sonra da, Fazilet Partisi yönetimi Merve Kavakçı'ya hakkıyla sahip çıkamadı. Bunun yüklediği bir vicdani sorumluluğu bertaraf etmek için, kitaptaki bu satırların yazıldığını tahmin ediyorum. Kaldı ki, Merve'den o telefonu alınca, Genel Kurul'da bulunan Abdullah Gül'ü haberdar ettim. "Merve beni çağırıyor, birlikte salona girelim diyor. Ne dersiniz?" diye sordum. Gül, yukarıdaki localara baktı. Askerler gitmişti. Bana onay verdi. Doğrudan Merve'nin yanına gittim. Arada Ecevit'le görüşmedim.
Amacım, polemik yaratmak değil; yalnızca doğruların bilinmesini sağlamak.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA