Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Komplo teorileri ve bilgi kirliliği

ÖRNEK 1
Bir deli kuyuya taş atıyor, bin akıllı çıkaramıyor.
Bir başka ifadeyle, bir iddia ortaya atılıyor, bir kurum ya da bir kişi suçlanıyor; ondan sonra gerçeği anlatmak bir türlü mümkün olmuyor. Son örnek, Türkiye İstatistik Kurumu'yla (TÜİK) ilgili. CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun soru önergesi, bütün gazetelerde yer aldı. Sözde TÜİK, enflasyon araştırmasında, dine ilişkin çok sayıda soru sormuş.
Birkaç örnek vermek gerekirse... "Kendinizi hangi mezhebe ait hissediyorsunuz?", "Sarhoş olmayacak kadar içki içmek günah mıdır?", "Az olmak kaydıyla yalan söylemek günah mıdır?", "Alevilik, Bektaşilik, Kadirilik gibi oluşumlardan birine mensup musunuz?", "Oruç, hac, zekât, fitre, kurban kesme gibi ibadetlerle ilgili durumunuz nedir?", "Laiklik İslâm'ı özgürce yaşamanın teminatı mıdır?", "Misafirlikte kadınlar ve erkekler ayrı yerlerde mi oturursunuz?" "Allah'ın varlığına inanıyor musunuz?" vs...
TÜİK Başkanı Birol Aydemir ile konuştum. Bu anketin enflasyonla ilgisi olmadığını söyledi; Haziran-
Eylül 2013'te, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın talebi üzerine gerçekleşmiş. Soruları Diyanet İşleri Başkanlığı hazırlamış. Amaç, dinin toplumdaki yerini, hangi bölgede, nasıl bir din algısının mevcut olduğunu, hurafelere eğilimi öğrenmek.
Anayasanın 24'üncü maddesi, "Kimse dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz" diyor. TÜİK anketlerine cevap verme mecburiyeti olduğuna göre, "Anayasanın 24'üncü maddesiyle çelişen bir durum yok mu?" diye Birol Aydemir'e sordum.
Diyanet İşleri adına düzenlenen bir anket söz konusu olduğu için, deneklerin cevap verme zorunluluğu bulunmuyormuş. Bu husus özellikle anketin başlangıcında belirtiliyormuş.
Ayrıca, tamamen anonim bir anket; konuşulan kişilerin isimleri yer almıyor ve kanun gereği neticeler kimseyle paylaşılmıyor; doğrudan Diyanet İşleri Başkanlığı'na sunuluyor.
Birkaç gündür gereksiz yere "Hukuk devletinde fişlemeye benzer bir anket yapılabilir mi?" diye tartışıp duruyoruz.
Birol Aydemir'e "Niçin daha önce açıklama yapmadınız?" diye de sordum.
Günlerce duyuruda bulunmuşlar fakat, açıklamaları medyada gerektiği kadar yer almamış; bilgi kirliliği bu yüzden devam etmiş.
Bence, Türkiye'de kutuplaşma giderek en ağırlıklı sorun haline geldi. Hiçbir meseleyi kendi bağlamında tartışmıyoruz. Farklı düşüncelere zihinler kapalı. Bu yüzden, boş yere birbirimizi yiyip duruyoruz.

ÖRNEK 2
"Bir deli kuyuya taş atıyor, bin akıllı çıkaramıyor" deyişine bir başka örnek daha sunmak isterim.
Bir gazeteci, Twitter'da Hanefi Avcı'nın bir iddiasına yer verdi:
"Bu ülkede neler oluyor neler...
Dinlemeler içeren eski tip kasetleri Hanefi Avcı'nın makamına gizlice koyan polislere soruşturma açtığı için Eskişehir Başsavcısı düz savcı oldu."
Bu iddianın ardında "Cemaatçi HSYK, soruşturmayı karartmak amacıyla savcıyı cezalandırdı" suçlaması var.
Dört Bir Taraf'ta Nagehan Alçı o tweet'i ciddiye alıp bahsetmeseydi, ben de gerçeği meydana çıkaramayacaktım.
Türkiye'de maalesef komplo teorileri hakikati gölgeliyor; Türk insanının beyni de, komplocu mesaiye çok yatkın.
Araştırdım. Bakın olay nasıl cereyan etmiş:
1) Hanefi Avcı'nın şikâyeti üzerine 14.10.2010'da Eskişehir'de, Savcı Hasan Gönen soruşturma başlatıyor.
Hacettepe Üniversitesi Adli Bilişim Merkezi'ne bilirkişi incelemesi yaptırılıyor.
Olay yerindeki keşfe ve dosya içeriğine göre 23 Mayıs 2012'de, aynı savcı takipsizlik kararı veriyor. Takipsizlik kararına karşı yapılan itiraz, Kütahya Ağır Ceza Mahkemesi'nde incelenerek reddediliyor. Hasan Gönen hâlâ Eskişehir'de.
2) Eskişehir'den İstanbul'a atanan Başsavcı Ekrem Aydıner. Ama sadece Aydıner değil, 2011 yaz kararnamesiyle 21 başsavcının daha tayini çıkıyor.
Aydıner, düz savcı yapılmıyor, Kadıköy Başsavcısı oluyor. Buna mukabil, diğer 21 başsavcıdan 8'i kadrosuzluk nedeniyle düz savcı olarak atanıyor.
3) Bir yıl sonra İstanbul Anadolu yakasındaki adliyeler tek bir çatı altında toplanıyor.
Aydıner, Anadolu Adliyesi'ne, Başsavcı vekili olarak gelmek istiyor.
Ama o sırada hakkında, haksız bir menfaat teminiyle ilgili soruşturma başlatılmış. Bu yüzden, 2'ye karşı 5 oyla HSYK'deki 1. Daire, başsavcı vekilliğine karşı çıkıyor.
Anadolu Adliyesi'ne düz savcı olarak atanıyor.
Soruşturmanın sonunda da, kınama cezası alıyor.
Atamasını beğenmeyen ya da bürokrasideki rakibini saf dışı etmek isteyen herkes, her an bir kılıf uydurabilir. Ama gazeteci, arka plandaki gerçeği okurlarıyla paylaşmak zorundadır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA