Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞELALE KADAK

İstanbul'a iner inmez kendini barikatların önüne atan sanatçı!

Sanırım bir sanatçının başına gelebilecek en güzel şey Güney Afrika doğumlu Kendell Geers'in başına geldi. Tabii Taksim'de biber gazına maruz kalma pahasına gözlem yapan diğer sanatçıların da.
Kendell Geers ile önceki akşam tanıştım. Normal şartlarda o akşam Galerist'te 'Cennetten Ateşi Çalmak' ismini verdiği resim sergisinin açılışı olacaktı. Ancak Gezi Parkı'nda başlayan ve hızla yayılan protesto gösterileri nedeniyle bu açılış da bir çok toplantı ve davet gibi ertelendi.
Brüksel'de yaşayan Kendell Geers İstanbul'a iner inmez soluğu Taksim Gezi'de almış, hem protestocuların yanında yer almış hem de gözlem yapmış. Sonra da biber gazının etkisiyle yaşaran ve kızaran gözlerinin fotoğrafını çekip altına da manifesto yazıp Brüksel başta içinde olduğu sanat ortamında herkese göndermiş.
Yazısında şöyle diyor: "Eski Apartheid karşıtı bir aktivist olarak İstanbul'a iner inmez kendimi barikatların ön saflarında buldum. Sanatın dünyayı değiştireceğine inanıyorum. Sergimi İstanbul sokaklarına, daha iyi bir gelecek için ayaklanan insanlara, hayat ve ruhun bağlılığının bir hatırlatması ve yaşayan abideleri olarak kurtarılmayı bekleyen küçük parktaki ağaç ve bitkilere adıyorum. Sergimi hâlâ inanan ve ümit etmeyi bırakmayan insanlara ithaf ediyorum."
Kendell Geers, daha çok yerleştirme, performans, heykel ve fotoğraf sanatıyla ilgileniyor, ancak İstanbul sergisi sadece resimlerden oluşuyor. Serginin hangi gün kapılarını açacağı belirsiz olsa da gördüğüm kadarıyla Geers İstanbul'da bulunmaktan ve sokaklarda gözlem yapmaktan pek bir memnun.
Geers'in yaşam öyküsü de çok ilginç. Güney Afrika'da beyaz Afrikaans olarak doğuyor ve 15 yaşında ülkesindeki toplumsal sorunların farkına varıp evden kaçıp Apartheid karşıtı örgütlenmeye katılıyor. 1993'te ailesini ve sosyal çevresini reddederek bugünkü ismini alıp doğum tarihini de 1968 olarak değiştiriyor. "Kendi kimliğini sahiplenmek" için yaptığı bu politik hareketten sonra 1988 yılında Güney Afrika Güvenlik Güçleri'ne katılmayı reddeden 143 gençten biri olarak sürgün veya altı yıl hapse mahkum ediliyor. Bu yüzden ülkesinden ayrılıyor.Geers ancak Nelson Mandela'nın ve diğer düşünce suçluları ile politik mahkumların 1990 tarihinde serbest bırakılmasından sonra ülkesine dönebiliyor ve sanat kritiği, küratör ve performans sanatçısı olarak çalışmaya başlıyor.

90 kuşağıyla tanışma

Gezi Parkı'nda başlayan protestolara katılan ve gerçekten daha önce hiçbir gösteri ve eyleme katılmamış olan çok kalabalık bir topluluk var. 90 kuşağıyla son bir haftadır hergün yeniden yeniden tanışıyoruz. Lütfen bunları provakatörlerden ayıralım. Başbakan Erdoğan dün Tunus'tan yaptığı konuşmada göstericilerin arasına karışan terörist gruplardan söz etti. Nitekim çevreye zarar verenlerin de bu gruplar olduğunu düşünüyorum. Öte yandan en masum halleriyle mesaj vermek isteyen 90 kuşağına ait de keşke Başbakan'ın ağzından bir iki cümle çıksaydı. Gördüğüm kadarıyla her fırsatta parktaki ağaçlar için ayağa kalkan ve sonra 'yaşam tarzı'na müdahale edilmemesi için eylemlerine devam edenler kimsenin rol çalmasına izin vermiyor. Şu Topçu Kışlası'ndan vazgeçmek sahiden bu kadar zor mu? Değer mi? Kaybettiğimiz canlar için içim acıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA