Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Evetin hayrı

Ortaya çıkan referandum sonuçlarının birisi genel diğeri özel iki anlamı var. Genel anlam değişme, yenileşme, modernleşme iradesinin kararlılığına dönüktür. Halk ne zaman önüne bu yönde görüş açıklayacağı bir sandık koyulursa oyunu olumlu bir yaklaşımla kullanmıştır. Zaten bu kadar genç bir nüfusa sahip, bu kadar hareketli bir toplumun farklı bir karar üretmesi de beklenemez. İlginç olan bu anlayışın daha fazla demokrasi talebiyle bütünleşmesidir. Bunu ortak bir payda halinde belirtirsek halk değişimden demokratikleşmeyi anlamaktadır ve demokratikleşmeyi değişim/ yenileşme olarak görmektedir. Bu nedenle zaman zaman "muhafazakâr" olduğu söylenen bu toplumun böyle bir özellik taşımadığı (iktidar partisinin kendisini tanımlayışı dahi öyle olsa bile) rahatlıkla öne sürülebilir. Muhafazakârlıktan anladığı halkın değişmemek, demokratikleşmemek değil kültürel değerlerinin, bilhassa dini değerlerinin korunması, onlara dokunulmamasıdır.
Şimdi gelelim özel anlama değil de anlamlara. Sonuçlar bu bakımdan kapsamlı çözümlemelere ihtiyaç duyuyor.
Anti demokratik bir rejimin hazırladığı anayasayı değiştirmek konusunda halkın "hayır" oyu vereceğini beklemek manasızlıktı. Ondan daha büyük yanılgı ise bir iktidarın anayasayı değiştirerek daha otoriter bir rejim kuracağını öne sürmekti. Verilen karar halkın hiçbir biçimde bu iddialara kulak asmadığını gösteriyor. Halkın böyle bir korkusu olmadığı gibi, bu tür korkutmalarla da bir ilişkisi yok.
Referandumu muhalefet partileri ne yazık ki bir güven oylamasına dönüştürdü. İktidar partisi verilen oyların kendisine verilmiş sayılmayacağını ısrarla yineledi. Dolayısıyla ortaya çıkan sonuç muhalefet açısından maalesef tam bir yenilgidir. Maalesef diyorum, çünkü keşke muhalefet bu dönemde daha farklı bir tutum içine girse ve daha yapıcı, olumlu bir tavır takınsaydı. Türkiye'deki yenleşmeye daha fazla katkısı olacaktı.
Bunu yapmadığı için sonuç üç muhalefet partisi bakımından da hezimettir. Üç parti için şunlar söylenebilir.
CHP, Kılıçdaroğlu ile, anlaşılıyor ki, fazla bir rüzgâr yakalayamamıştır. Bunu son seçimlerdeki oy dağılımıyla referandumdaki oy dağılımını karşılaştırarak söylüyoruz. O seçimlerde CHP'nin başarılı olduğu yerlerde bugün de hayır oyu çıkmıştır ve her şey bununla sınırlıdır. CHP'nin hanesine yazılan yeni bir kazanç ortada görünmüyor.
MHP erimiştir. Daha da eriyecektir. Temel iddiam ilk seçimlerde bu partinin barajın altında kalacağıdır. Onu şimdi çok daha güçlü bir biçimde savunuyorum. MHP gücünü AK Parti'ye yitirmektedir. Sadece şehit-cenaze söylemiyle bu partinin gidebileceği daha fazla bir yer kalmamıştır. Bilhassa Orta Anadolu açık bir biçimde AK Parti'yi destekleyerek değişime açılmak istediğini göstermiştir. Bu, büyük kent varoşlarında da izlenen bir sonuçtur.
Referandum döneminin ve sonucunun en çapraşık noktası Kürtlerdir. Ne yazık ki, BDP bu seçimi boykot etmiştir. Buna karşılık GD Anadolu'da sandığa giden seçmen % 95 oranında evet oyu vermiştir. Bunda şaşacak bir şey yok. Mantık öyle gerektiriyor. Boykota rağmen sandığa giden hayır diyecek değildi. Peki, boykot oranı nedir? Bir dostumun işaret ettiği gibi bu da son seçimde GDA kentlerindeki oy katılım oranıyla ölçülebilir. Böyle bakınca halkın tamamı değil belki ancak % 30 civarında bir kesimi boykota uymuştur. Boykotsuz bir ortamda sonucun % 58'in çok üstünde olacağı söylenebilir.
Buna karşılık büyük kentlerdeki Kürt seçmen açık biçimde AK Parti'yi desteklemiş veya desteklememiştir. Ama boykota yönelmemiştir. Eğilim, yönelim değişmemektedir ve AK Parti açık biçimde en büyük Kürt partisi olma özelliğini korumaktadır. Bundan böyle Fırat'ın doğusu kadar Fırat'ın batısı da bu meyanda önemlidir.
Gene aynı noktadan bakılırsa GDA ortaya koyduğu sonuçla çözümden yana olduğunu, çözümü iktidar partisinde ve meşruiyet içinde aradığını göstermiştir.
Bu mutlaka dikkate alınması gereken, yabana atılmayacak, hayati derecede önemli bir sonuçtur. Ve öyle görünüyor ki, bundan sonrası iktidarla Kürtler arasında olduğu kadar Kürtlerin kendi arasında da cereyan edecek bir tartışma içinde biçimlenecektir.
Evet hayırlıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA