Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Herb & Dorothy

Bugün yeni yılın ilk günü. Bırakın siyaseti ve gündelik dertleri. Bir hayatın nasıl iyi, güzel ve anlamlı olabileceğini düşünün. Yeni başlangıçların her zaman yapılabileceğini getirin aklınıza. Bunun için insanın sadece inanmaya, kararlılığa ihtiyacı olduğunu geçirin içinizden. Kanıtını, gelin ben size muazzam bir hayat hikâyesini, yeni yıl armağanı olarak anlatarak göstereyim.

***

Geçenlerde çok sevdiğim bir belgesel filmi yeniden izledim ve hayatın zenginliği sadece insan muhayyilesinde ve muhakemesindedir diye bir kere daha iman ettim.
Herb ve Dorothy bu filmin adı. Karı koca bunlar. Adam posta memuru. Kadın çok küçük bir kütüphaneci. O çok iyi okumuş ama Herb hemen hemen hiç gitmemiş okula. Bunu özgür ruhlu olmasına, ne yapacağını başkaları söylediğinde içinde kabaran isyan duygusuna bağlıyor. Hayatım boyunca yapacaklarıma sadece kendim karar verdim diyor. Kedileri, balıkları ve kaplumbağalarıyla yaşayan sakin, sessiz, derin duyan ve düşünen biri. 1922 doğumlu. Karısı 1935. 1962'de evleniyorlar.
Herb o sıralar küçük bir sanat yapıtı almış durumda. Evliliklerini kutlamak maksadıyla bir John Chamberlain heykelciği satın alıyorlar. O günden sonra da sadece sanat için yaşıyor ve çalışıyorlar. Bir küçük, neredeyse Kafkaesk posta memuru, bir Brooklyn Kütüphanesi çalışanıyla birlikte her akşam el ele tutuşuyor, New York'ta ne kadar sergi açılışı varsa gidiyorlar. Bütün NY sanat camiası kısa sürede onları tanıyor.
***

NY'un yeni sanatı, Minimalizmi, Kavramsal Sanatı keşfettiği, yaşadığı yıllar. Birbiri ardınca geliyor sanat akımları. Tanımak, anlamak ve beğenmek açısından birbirinden zor akımlar bunlar. Ama H&D, yılmadan büyük bir sezgiyle ve kavrayışla bu sanatlara yöneliyor. Sanatçılarla kopmaz bağlar kuruyor. Çok kısıtlı bütçeleri var. Kimseden hediye kabul etmiyorlar. Akıl almayacak kadar küçük bir apartman dairesinde oturuyorlar. Sadece bir küçük mutfak/oturma odası, bir küçük yatak odası. Kimse sanatla ilgilerini bilmiyor. Kimseye söylemiyorlar.
Ama para biriktiriyorlar, güçleneceğini sezdikleri sanatçıları yolun başındayken yakalıyor ve ondan bir küçük yapıt satın alıyorlar. Taksiye binecek, kamyon tutacak paraları yok. Yapıtlar, koltuk altında taşınacak kadar küçük olacak. Beğendiklerini hemen alıp gidecekler ve bedelini nakden, o an ödeyecekler... Sanatçılar, gelip benden iş alsınlar diye kapı pencere bekliyorlar. Herkesin o derecede sıkıntıda olduğu bir dönem...
Ev doluyor. Doluyor. Doluyor. Yatağın altına koyuyorlar, yatak yükseldikçe yükseliyor. Dönecek yer yok. Bozulmasın diye yapıtlar, üstlerine battaniye, çarşaf seriyorlar. Ama bir gün ve an geliyor ki, artık daha fazla yapacak bir şey kalmıyor. O arada kadının ailesinden Park Avenue'de bir daire miras kalıyor, aynı yöntemle sanata gidiyor o para da: daima ucuz, daima başlangıç döneminde sanat, daima nakit ödeme, daima küçük.
Nihayet anlaşılıyor ki, Amerikan sanatının 1950 sonrası en büyük birikimi Vogel'lerdedir. National Gallery gelip ellerindeki koleksiyonu istiyor. Başka müzeler de var. Hiçbirine satmıyorlar. Halbuki değeri milyonlarca, milyonlarca dolar. Yaklaşık 5000 yapıt var ellerinde. Kamu kuruluşu olduğu, giriş ücreti almadığı, bağışlanmış yapıtları satmadığı için National Gallery'ye hibe ediyorlar. Senede iki defa görmeye gidiyorlar. Ev boşaldıktan sonra yeniden dolduruyorlar. NG, 1000'den fazla yapıt alamayacağı için 50'şerli paketler halinde ABD'nin 50 eyalet müzesine hibelerde bulunuyorlar. 2002'de zaten Herb ölüyor.
***

İşte bir hayat, muhteşem bir hayat. Çok yapıt aldık, bazılarını satıp zengin olalım, daha rahat koşullarda yaşayalım denmemiş bir hayat. Akıl almaz bir özveri, bir sevgi ve inançla sürdürülmüş bir keşiş yaşantısı. Ama bir o kadar da zevkli, zengin ve zarif. Sanat var, sanatçılar var, sosyal ilişkiler var, görülen saygı var, tarihe kalmak var. Herkesin her şeyi yapabileceğine bir kanıt bu hayat.
Çünkü, bazı hayatlar hayattan daha büyüktür! Çok yaşasın H&D.
Hamiş: Pazar ekindeki yazımda James Salter'ın romanını Jeremy Salt'a mal etmişim. Olursa bu kadar olur. Düzelten Ömer ve Mehmet Altan'a teşekkürlerle.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA