Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AMERİKA'NIN GÜNDEMİ SERDAR KARAGÖZ

Meksika, Brezilya ve Türkiye

Brezilya'da ay başında başlayan 'masum' protesto tıpkı Türkiye'deki gibi karanlık eylemlerin ilgi odağı oldu. Eş zamanlı protestoların yaşandığı iki ülkede, parlak ve gelecek vaat eden ekonomileriyle dikkat çekiyor

Maskeli göstericiler, yakılan araçlar, molotof kokteyleri, barikatlar, plastik mermiler, biber gazı ve 500'den fazla gözaltı... Dünyanın en diri ekonomilerinden Brezilya, Türkiye ile eş zamanlı bir biçimde "karanlık eylemlerin" odağı oldu. Haziran ayının başından bu yana Brezilya sokaklarında polis ile eylemciler çatışıyor. Eylemcileri sokağa döken toplu taşıma biletlerine yapılan zam. Brezilya'da ortaya çıkan görüntüler Türkiye'deki görüntülere çok benziyor. Masum bir protesto gösterisi bir anda illegal örgütlerin de katıldıkları sosyal bir krize dönüşmüş/dönüştürülmüş durumda. Eş zamanlı protestolara muhatap olan iki ülkenin dünyada parlayan ve gelecek vaat eden ekonomiler olması ise dikkat çekiyor. Ekonomi alanında farklı hikâyeleri olsa da her iki ülke de küresel düzeyde iddialı. Brezilya dünyanın en büyük 5'inci ekonomisi olmayı hedeflerken Türkiye ilk 10'a doğru ilerliyor. Siyasal istikrarın bu hedeflere ulaşmak için kaçınılmaz olduğunu bir kez daha vurgulayalım. Brezilya ve Türkiye gibi ülkelerin en zayıf noktası hızlı sermaye çıkışları. Bu hafta yayımlanan Morgan Stanley'in raporu da gelişmekte olan ekonomiler arasında sermaye çıkışlarına karşı en savunmasız ülkenin Brezilya olduğunu vurguluyor. Aynı rapora göre Brezilya gibi Türkiye de bu riski taşıyor. Raporun zamanlaması gerçekten manidar! Uzun süredir Güney Amerika'daki toplumsal hareketliliği ve krizleri inceleyen sosyolog Mustafa Odabaşı, Türkiye ve Brezilya'da yaratılmak istenen ortamın 2011'de Meksika'daki "Yo Soy 132" eylemlerine benzediğini söylüyor. Ekonominin genel olarak yolunda seyrettiği dönemlerde ortaya çıkan toplumsal krizlerin iyi incelenmesi gerektiğini belirtiyor. Meksika'daki protestolar 131 üniversite öğrencisinin hazırladığı bir videonun twitter'da "ben de 132'nci kişiyim" şeklinde paylaşılmasıyla başlamış ve uluslararası medya ve unsurların etkisiyle ülke içinde kitleselleşmişti. Protestolar 10 ay sonra yapılacak seçimlerde karizmatik Vali Enrique Peña Nieto'nin başkan olmasını engellemeye yönelikti. Göstericilerin sloganları ve talepleri çeşitlilik arzederken hedefe tek kişi koymuşlardı. Odabaşı, Nieto'nun kontrol edilmesi güç bir lider profili olduğuna dikkat çekerek, özellikle enerji sektöründe köklü değişimler ve Meksika için yeni küresel stratejiler geliştirme peşinde olduğunu belirtiyor. Odabaşı'na göre Meksika'daki
"Yo Soy 132" eylemlerinin arka planında denge gözetmeden kendi ajandasını uygulayan bir lidere had bildirme amacı var. Hem küresel unsurlar hem de sokaklarda üretilen muhalefet işin sonunda Nieto'nun başkan seçilmesini engelleyemese de Meksika'da mobilize edilebilir muhalif bir kitlenin oluşmasını sağladı.
Meksika, Brezilya ve Türkiye gibi ülkelerde çıkan bu sosyal dalgalanmaların bu kadar çok benzerlikler içermesi hiç de tesadüfe benzemiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA