Türkiye'nin en iyi haber sitesi
RASİM OZAN KÜTAHYALI

Türkiye'de liberalizm nasıl kurtuldu?

Türk medyasının en saygın kalemlerinden Gülay Göktürk'ün bizim gazete için İsa Tatlıcan'la yaptığı söyleşi geniş bir yankı yarattı. Gülay Hanım'ın söylediklerini inkar ederek kendince operasyon yapmaya çalışanlar başarısız oldu. Gülay Göktürk her zaman olduğu gibi söylediklerinin arkasında durdu. Göktürk'le aynı kuşaktaki birçok yazar itibarını tamamen kaybederken kendisinin itibarının hala zirvede olmasının sebebi her zaman omurgalı duruş sahibi olmasıdır. Zaten o sebeple de paralel örgüt Göktürk'ten kendilerine bir destek cümlesi alabilmek için çırpınıyor. Çünkü Gülay Hanım'ın her sözü çok kıymetli. Takıntılarıyla ve histerileriyle yazanların ise hiçbir anlam ve önemleri kalmadı. Eski rejimle beraber onlar da tasfiye oluyorlar...

***

Aynı zamanda Liberal Türkiye Grubu Başkanı da olan Gülay Göktürk yaşadığımız son 1 yıllık süreçte Liberal Düşünce Topluluğu (LDT) Başkanı Atilla Yayla ile beraber Türkiye'de liberalizmin de itibarını kurtaran başlıca aydındır. Türkiye'nin yakın dönem düşünce tarihinde 1945 sonrasında liberal demokratik tezlerle ortaya çıkan aydınların 27 Mayıs öncesi ve sonrası süreçte anti-liberal ve anti-demokratik eğilimlere teslim olarak kendilerini bitirdiklerini görüyoruz. Yine buna benzer biçimde Sağ-Kemalizm liberal eğilimleri olan aydınları birkaç örnekte iğfal etmiştir. Biraz da o sebeple Türkiye liberal düşüncesi önemsiz ve güdük kalmıştır. Aynı tehlike 17-25 Aralık darbe girişimleri sürecinde de baş gösterdi. Kemalizmden sonra bu sefer de Gülenizm liberal düşünceyi istismar ve iğfal etmek istedi. Gülay Hanım cesur ve gerçek liberal demokratik yazıları bizzat paralel yapının gazetesinde yazarak bir kat daha önemli bir işe imza attı.
***

Göktürk ve Yayla liberalizmin entelektüel itibarından faydalanarak yapılmak istenen operasyonu fark ettiler ve darbeci otonom yapıya karşı çok net tavır koydular. 17-25 Aralık'ın 28 Şubat ya da 27 Nisan'dan farkı yoktu. LDT'nin genç akademisyenlerinin çoğunluğu da Yayla ve Göktürk'ün yolunu takip etti ve demokrasinin yanında yer aldı. Öte yandan sivil hükümete darbe teşebbüsünü destekleyen ya da en azından buna karşı sessiz kalarak kendini yok eden çok sayıda liberal gazeteci ve LDT'li akademisyen de oldu.
***

Bu isimler şu an kurşun yaraları sıcak olduğu için ne kadar büyük zarar gördüklerini bilmiyorlar. Maalesef önümüzdeki dönemde bu isimlerin sözlerinin hiçbir önemi kalmayacak ve tamamen marjinalize olacaklar. Hatta yaşayıp yaşamadıklarının bile kimse farkında olmayacak. Eğer şu günlerde uyanıp köklü bir özeleştiri yapmazlarsa dalga geçtikleri eski liberal Cüneyt Ülsever'den bile daha düşük itibar seviyesinde olacaklar. Bu isimler Türkiye'yi açık hava hapishanesine çevirmeyi planlayan darbeci otonom yapının tezgahına düştüler. Tıpkı 1960'ta Menderes diktasına karşı liberal tavır takındığını zanneden ama aslında darbeye payandalık ederek liberalizmi ve kendilerini öldüren aydın çevresi gibi... Neyse ki 17-25 Aralık sürecinde hem Türkiye hem de kurumsal anlamda liberal düşünce direkten döndü. Siyasi anlamda Erdoğan'ın dik duruşu sayesinde darbe girişimi geri püskürtüldü. Entelektüel anlamda ise kurumsal liberal düşünceyi Göktürk ve Yayla'nın dik duruşu kurtardı...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA