Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Ticarette dış politika dengesi

Küresel kriz fırtınasının dindiği ancak Dubai örneğinde olduğu gibi kırılganlıkların sürdüğü bir ortamda Türkiye'yi de içine alan yeni tartışma başladı. Meselenin özü, "Çıkış stratejisinin zamanlaması" ile ilgili." Zira IMF Başkanı Kahn, kısa süre önce ekonomik önlemlerden genel çıkış için erken olduğunu belirtti ve ilginç bir tespitte bulundu:" Erken çıkışın maliyeti, geç çıkıştan daha fazla!"
Türkiye'nin yaz aylarında aldığı mali önlemler için "Geçmişteki yüksek bütçe açıklarının sendromu ile acele edildi" görüşünün taraftar bulduğu bugünlerde, özellikle ekonomik canlanmanın gecikeceği tezi işleniyor. Özel sektör yatırımlarındaki durgunluk, yüksek seyreden işsizlik, kıpırdamayan iç talep nedeniyle devlet odaklı teşvik paketlerinin hala gerekli olduğu hatta maaşların enflasyon hedefiyle baskılanmasının gereksizliği konuşuluyor. Buna karşın borç stokundaki artış ve dramatik biçimde bozulan mali dengeler yüzünden, gevşeyen vidaların yerinde kararlarla sıkılaştırıldığını savunanlar da destekleniyor. Mesela, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tüm eleştirilere rağmen bu cephede yer alıyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek' in de taksitlerin ertelenmesi, vergi barışı çıkarılması talepleri ile gelen özel sektör temsilcilerini –mealen- "Hep istiyorsunuz. Biraz da ne veriyoruz ki diye sormanız gerekiyor" sözleriyle karşıladığı biliniyor.

***
Türkiye'deki ekonomik toparlanmanın, dış piyasalara bağlı olduğu gerçeğinden hareket edenler için "küresel korumacılık eğilimi" en dikkate değer konu. Sizler, bu yazıyı okurken biz bir grup gazeteci Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'la, Dünya Ticaret Örgütü Bakanlar Konferansı için Cenevre'de olacağız. Çağlayan, bugünlerde sevinçli bir telaş içinde. Çünkü "asker babası." Bayramın ilk günü, Kıbrıs Paşaköy'de askerlik yapan oğlunu ziyaret etti ve deyim yerindeyse ayağının tozuyla İsviçre'ye geldi. Çağlayan'daki bilgiler, ülkelerin krizden etkilenme derecelerine göre örtülü ticari engeller çıkardığını gösteriyor.
Gerçekten de daralan ticaret tüm dünyada tedirginlik yaratıyor. Küresel işsizlik oranlarındaki artış, hükümetleri iç piyasayı himaye etmeye, halkları yerli malı kullanmaya teşvik ediyor. Genişlemeci para ve maliye politikalarının sonuna gelindiğinde ABD'deki bütçe açıkları ve dış ticaret dengesizliklerinin giderilmesi için ne yapılacağı soruluyor. Gizli korumacılığın hortlatmasından korkuluyor.
2008 itibariyle dünyanın 20. büyük ithalatçısı, AB ülkeleri arasındaki iç ticaret dışarıda bırakıldığında 27. büyük ihracatçısı konumundaki Türkiye, şimdilik ticari bariyerlere yönelmedi. Ama gelişmiş piyasaların neredeyse küresel canlanmayı tehdit edecek tarzda koruma önlemleri aldığı anlaşılıyor.

***
Bu aşamada ekonomilerin tekrar rayına sokulması için sadece finans kesiminin düzenlenip denetlenmesinin yeterli olmayacağı artık "çok taraflılığın yeniden düşünülmesi ve yapılandırılması" gereği daha güçlü ifade ediliyor. Dünya Ticaret Örgütü'nün, belli aralıklarla ülkelerin istihdam ve üretim dengelerini raporlaması, az gelişmiş ülkelere ticaret desteği verilmesi, şeffaf gözetim mekanizmalarının güçlendirilmesi büyük önem taşıyor. İlk etapta, yerli sanayii koruduğu izlenimi veren suni dış ticaret engellerinin, orta vadede ülkelerin büyüme dinamiklerini vurduğu kabul ediliyor. Dış aleme kapılarını kapatan, ticarete duvar ören ülkelerin rekabetçiliğini yitireceği ve yakın dönem kazançlarının, büyük zararlara dönüşeceği görülüyor. Türkiye'nin; bu yıl AB, ABD ve Rusya pazarındaki kayıplarını, aktif dış politikası ile örtüşen tarzda çevre ve komşu ülkelerle telafi etmesi ise hem iç krizin derinleşmesini önlüyor hem de geleceği garanti altına alıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA