Bazı gelişmeler tesadüf mü?
İçeride muhalefetin yeniden yapılandırılması süreci devam ederken aynı anda etnik siyaseti kemikleştirecek şekilde terörün yeniden hortlaması.
Dışarıda, ABDİsrail ekseni yerine Suriye-İran ekseninin öne çıktığı iddiasıyla kampanya yürütülmesi...
Ama kim neyi savunursa savunsun odaklanılması gereken konu, Türkiye için hayati mesele olan "terörle mücadele." Şöyle ki...
1- Terör örgütü PKK'nın etkisizleştirilmesinde ABD'nin, "anlık istihbarat" paylaşımının önemi yadsınamaz bir gerçek. Türkiye, kendi istihbaratını üretme kapasitesini artırsa da ABD'nin desteği hâlâ gerekli. Acaba Amerikalılar, İran'a karşı yaptırıma "Hayır" diyen Türkiye'ye bir bedel ödetirler mi? Yoksa Başkan Obama, Afganistan-Irak politikasının en kritik aktörü konumundaki Türkiye'yi yedekte tutacak ara formüller mi geliştirir?
2- İsrail'in durumu ise flu. Bir taraf, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ismini ortaya atarak geliştirdiği plan dahilinde, "MOSSAD, eskisi gibi MİT'e güvenmez. Üçüncü ülkelerle ilgili istihbaratı vermez" söylemini canlı tutarken, diğer taraf Reşadiye-İskenderun hattındaki kanlı eylemlerin olağan şüphelisine dönüştürülen bir ülkeye ve yabancı istihbarat örgütüne güven duymuyor. Üstelik bu tabloya, Türkiye'nin Hamas'a bakışı, Gazze gündemi ve masum vatandaşlarının katledilmesi de eklendiğinde denklem iyice karmaşık hale geliyor. Belki de bu yüzden, Hamas'ı siyasal çizgiye çekmeye, Suriye'yi uluslararası toplumla buluşturmaya, İran'ı ise bölgesel savaşın arenası olmaktan kurtarmaya çalışan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu özellikle hedef alan sistematik faaliyetler yürütülüyor.
3- AB ise bütün bu olayların "iki yüzlü" oyuncusu adeta. Tarihinin en derin ekonomik krizi ile boğuşan AB, güçlü ve dinamik ekonomisi ile aradaki mesafeyi hızla kapatan, küresel dengeleri etkileyebilen, enerji satrancında hamleler yapabilen Türkiye profilini içine sindiremiyor gibi. Terör örgütünün finansal kaynaklarının kurutulmaması, sicili bozuk AB ülkelerinin devrede bulunması, örgütün beyin takımının hâlâ himaye edilmesi, kaygıları pekiştirmeye yetmiyor mu?