Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Referandumun taktik analizi

12 Eylül referandum sürecinin "hazırlık, gündem belirleme ve partilerin iç dinamikleri" açısından ilginç yönleri ortaya çıkıyor. Halk oylamasını ciddiye alma yarışında AK Parti bir adım önde. Zira "Darbe anayasası ile yüzleşme" sloganı iktidara aynı anda üç avantaj sağlıyor.
1- CHP ve MHP'nin tabanı ile tavanı yani parti yönetimleri arasındaki mesafe açılabiliyor. Bugünkü kadrolar, 12 Eylül gerçeklerinden kaçamadığı için Anayasa değişikliğine "Hayır" oyu istemeleri güçleşiyor.
2- 12 Eylül'den sembolik de olsa hesap sorulabilecek olması, 12 Eylül mağdurlarının bilinçaltında, "Evet" oyunun, 30 yıldır baskılanan acıları hafifletilebileceği duygusu uyandırıyor.
3- "Darbe" vurgusu yapıldıkça 12 Eylül'ü hatırlamayan geniş kitlelerde, güncel hafıza tazeleniyor. Muhtelif darbe planları üzerinden halen devam eden soruşturma ve davalar, demokrasiye sahip çıkma iradesini tetikliyor.

***
"Referandum, güven oylaması veya genel seçim değil" tezini işlenmesine karşın, AK Parti'nin üç handikabı dikkati çekiyor.
1- Anayasa paketinin içeriğine ilişkin itirazlardan ziyade, seçmendeki değişik memnuniyetsizliklerin sandığa yansıma ihtimali bulunuyor.
2- "Yargı dönüştürülüyor, son savunma hattı da gidiyor" korkusu yayılıyor. Bu sayede, ülkenin sarkaç gibi bir uçtan diğer uca savrulduğu iddiasına dayanak kazandırılıyor.
3- Tırmanan terör ve BDP'nin referandum boykotu sandık güvenliğini tehdit ediyor. Terör dalgası, siyasi iktidarı yıpratma aracı olarak pek çok çevre tarafından malzeme haline getirilebiliyor. Tepki oylarını biriktiriyor.

***
İktidar partisinin bünyesi açısından sanki bazı vekiller için yol ayrımına da yaklaşılıyor. TBMM'deki oylamalar sırasında gözlenen davranış değişikliğinin, saha çalışmasına da sirayet etmesi halinde, tasfiye kararları alınması sürpriz sayılmamalı. Tabii; demokrasi, tursunol kâğıdı gibi kullanılırken makul isimlerin kaygılarının dikkate alınma derecesi merkezdeki oluşum olarak AK Parti'nin geleceği bakımından önem kazanıyor. 2011 genel seçimi ile 2012 cumhurbaşkanlığı seçiminin sert havada geçeceğini kestirmek kehanet olmadığına göre, safların sıkılaştırılma biçimi, olası siyasi tabloyu da bugünden şekillendiriyor.
Ve nihayet, halk oylamasında madde bazında ayrışma yapılamadığından tüm yan faktörlere rağmen, "Yeterli değil ama evet" ifadesi belirginleşiyor ve giderek "Evet" yönüne odaklanıyor. Bu durumda muhalefete, "Hayır" oyları üzerinden, zinde güçlerin oranını ölçmek kalıyor. O dar alanda ise iktidar ihtimali zayıflıyor.
Referandumdan çıkacak sonuç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na "emanetçi" imajının silinmesi fırsatı kadar, dışlanmış partililerin kontratağa geçmesi problemi de sunuyor.
MHP ve BDP'yi ise 13 Eylül sabahı "strateji güncelleme" dersi bekliyor!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA