Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Amerika'ya yardımcı olmak!

Siz bu satırları okuduğunuz sırada bizler Türk- Amerikan İş Konseyi Toplantısı için Washington'da olacağız. Merhum Turgut Özal döneminden bu yana, neredeyse 27 yıldır konuşulan konudur. "ABD olarak sizden hibe değil, daha çok ticaret imkânı istiyoruz!"
Farklı dönemlerde, farklı modeller konuşulmuş olsa da Türkiye-ABD ticari ilişkilerinde ilk kez orta-uzun vadeyi esas alan bir yapı kuruluyor. Temeli, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Aralık 2009'daki ABD ziyaretinde atılan, Başkan Obama'nın "Stratejik Ekonomik İşbirliği" diye adlandırdığı bu yeni sistem artık kurumsal kimliğe kavuşuyor. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, yarın Amerikalı mevkidaşları ile "Model Ortaklık" için bir araya geliyor. Hemen belirtelim, ABD tarafı dersine gerçekten iyi çalışmış. Hem bölgesel çıkarlarını hem de Türkiye'nin temel tezlerini dikkate alan kozlar geliştirmiş.
Örneğin, "Her seferinde tartışıyoruz ama ilerleme olmuyor" yakınmasına karşı önlem alınmış. ABD ve Türkiye'den önde gelen 8'er şirketin üst yöneticilerinin yer alacağı, özellikli İş Konseyi hayata geçiyor. Citigroup'tan Sikorsky'e kadar uzanan geniş yelpazede 8 Amerikan devi, Türk muhatapları ile düzenli olarak buluşacak, karşılıklı ticaretin artırılması, yatırımların özendirilmesi, bürokratik engellerin kaldırılması için hükümetlere yol haritası çizecek. Tabii, ABD'lilerin belirlediği şirketlerin, Türkiye'de yüksek gelişme potansiyeli ve kârlılık şansı olan savunma sanayii, sağlık, gıda, enerji, petro-kimya, turizm başlıklarında yoğunlaştığını söylemeye gerek bile yok.

***

Amerikalılar bir başka formül daha üretmişler. Hem para kazanacakları hem de Türkiye'nin dış politik argümanlarını bir ölçüde zayıflatabilecek bir yaklaşım bu. Mesele, Türkiye ile İran'ın "enerji" yoğun ilişkileri. Malum, ABD tarafı, nükleer füze kapasitesine erişmemesi için İran'a ciddi yaptırımlar uyguluyor. İran'ın en önemli gelir kaynağı olan petrol-gaz sektörlerini adeta abluka altına alıyor. Türkiye ise ciddi enerji açığı bulunan ülke görünümüyle İran'la ticaretini gerek komşuluk ilişkileri gerekse "zorunluluk" biçiminde sunuyor. Amerikalıların bu tablo karşısında geleceği kurguladıkları anlaşılıyor. Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını ve arz açığını daraltacak hamleleri planlamışlar. "Yenilenebilir enerji" alanına yatırımı ve US Exim üzerinden kredi vermeyi öngören bu girişim gerçekten dikkate değer. Kaldı ki ABD'liler, BM'nin yaptırım kararlarına Türkiye'nin sadakatle uymasını, riskli ilan ettikleri 5 İran bankası ve 2 dış ticaret şirketi ile ilişki kurulmamasını bekliyorlar. Halihazırda Türkiye'nin bu açıdan sorunlu bir durumu da bulunmuyor.
***

Türkiye'nin yıllardır gündeme getirdiği "Nitelikli Sanayi Bölgesi" projesi ise artık buzdolabında. ABD'liler, "Ticari imtiyaz yaratmayı düşünmüyoruz" diyorlar. Özel sanayi bölgelerinde üretilen tekstil başta olmak üzere bazı ürünlerin Amerikan pazarına vergi avantajı ile satılmasına sıcak bakmıyorlar. Bunun yerine Türk özel sektörünün ve üniversitelerinin rekabet gücünü artıracak Teknolojik İşbirliği ve AR-GE Anlaşmaları hazırlıyorlar. "ABD'nin teknolojik imkânları ile buluşursanız katma değeri yüksek ürünlerle 14 trilyon dolarlık bu pazarda rahatlıkla yerinizi alırsınız" demeye getiriyorlar.
Ve son nokta... Eski IMF 1. Başkan Yardımcısı, bugünün İsrail Merkez Bankası Başkanı Stanley Fischer'ın reçetesi. Türkiye, cari açık problemi üzerinde kafa yorarken, Fischer, dünya ekonomisinin motoru olan ABD'nin canlanması için gelişmekte olan piyasaların, değerli kur yoluyla Amerikan ticaretine dolaylı katkı sağlaması gerektiğini savunuyor. "Şimdiye kadar ABD yardım etti, sıra sizde" mesajı veriyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA