Ahmet Davutoğlu başbakanlığında kurulan 62. Cumhuriyet Hükümeti'nin ekonomik perspektifi, "görünen ve görünmeyen yönleri" ile önümüzdeki yıllara damgasını vuracak. Programın en kritik bölümünün, "geçiş döneminin gelecek için değerlendirilmesi" olduğunu söyleyebiliriz.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'a fazlasıyla endekslenen piyasaları bu hassas dönemde rahatlatmayı, Haziran 2015 genel seçimlerine kadar geçecek sürede iç kaynaklı dalgalanma riskini bertaraf etmeyi esas alan program, yarınlar için önemli değişimleri de içeriyor. Eylül 2014- Haziran 2015 arasındaki 9 aylık dönemi, "Cumhurbaşkanlığı patentli ekonomi yönetimine" veya "yeni ekonominin doğuşuna" hazırlık olarak okumak doğru olacak.

***
Açık vaatleri itibariyle "ekonomide sürpriz içermeyen" hükümet programına ve hatta Babacan faktörüne rağmen "para politikası çerçevesi sahaya farklı yansıyacak." Her şeyden önce Merkez Bankası iletişim dilini güncel şartlara uyduracak. Yani... "Pasif iletişim politikasından aktif iletişim stratejisine geçecek." Bu tarz farklılığını şöyle açıklamak mümkün:
"Ne yumruk yiyecek kadar yakın ne de tokalaşmayacak kadar uzak!"
Bunun anlamı, "Merkez Bankası'nın sıkılı yumruğunu açması, ihracatçıya, sanayiciye elini uzatması, kamuoyu ile ilişkilerini inşa etmesi, siyaset kurumundan gelen doğru sinyallere kulak kabartmasıdır."
***
Kuşkusuz, "istikrarlı ve sürdürülebilir büyüme, istihdam artışı, cari açığın kontrol altında tutulması, mali dengelerin sağlamlaştırılması, fiyat istikrarının sağlanması ve finansal istikrarı koruması" yol haritasının temel kilometre taşları olarak kalacak.
Ama... Yerleşik bürokrasiye veya sadece bakanlara yönelerek mesafe almak yetmeyecek. Cumhurbaşkanlığı'nın başat rolü, ekonomide de ağırlığını hissettirecek. Söğütözü'ndeki yeni Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi görünür gelecekte, "istişari ve karar nitelikli" önemli toplantılara ev sahipliği yapacak. Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, iş dünyası ve bürokrasi ile gerçekleştirdiği "Çankaya Zirveleri" ya da merhum Başbakan Necmettin Erbakan'ın Başbakanlık Resmi Konutu'nda düzenlediği "Geleneksel Çarşamba Toplantıları" yeniden ruh ve vücut bulacak. Artık Cumhurbaşkanı merkezli özellikli buluşmalara ve beyin fırtınalarına hazırlıklı olmakta fayda var. Hem ufuk açan hem de tıkanıklık aşan gündemli, hedef ve çözüm odaklı bu toplantıların ekonomide alışılagelmiş yönetim biçimlerini kökten sarsacağını söyleyebiliriz.