Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Avrupa, mutfağında PKK istemiyor

Atlantic Council Başkanı Kempe dün, "AB'nin küresel rol oynayabilmesi için" Türkiye'yi bünyesine alması gerektiğini savunuyor.
Doğrudur. Ama bu bir "gerek şart" olabilir. Yeter şart, enerji güvenliğine odaklanmış Batı'nın siyaset oyununu yeniden düşünme zorunluluğudur.
Bir yanda küresel petrol ve doğalgaz tüketiminin %50'sini temsil eden AB ve ABD, diğer yanda küresel petrol ve doğalgaz rezervlerinin %70'ini barındıran Orta Asya ve Ortadoğu.
Dünya haritasını göz önüne getirin; enerji terazisinin pelesengi tam da Ankara'nın üzerine düşüyor.
Karadeniz Enerji ve Ekonomi Forumu'nda şu tablo daha da netleşti:
500 milyonluk potansiyel enerji tüketici kitlesi AB, 400 milyonluk enerji üreticisi veya rezerv sahibi Doğu ve 73 milyonluk köprü ülke Türkiye.
Mevcut BTC dahil, Nabucco ve Samsun-Ceyhan hattıyla birlikte yılda 15 milyar $'lık bir nakil söz konusu. 17 milyar $'ı petrol olmak üzere yılda toplam 32.5 milyar $'lık "kavşak ülke" tüketimi.
Büyüyen ekonomisine paralel olarak Türkiye'nin artacak enerji talebini bir yana bıraksak dahi, AB'nin enerji ihtiyacının giderek artıyor olması, "taşıma faturasını" her geçen yıl tırmandıracak.
Dün, "arz güvenliği"ne odaklanmış Batı'nın enerji hatlarının güvenliğine dikkati çekmiş ve çevre faktörünün zaruretinden söz etmiştik.
Hat güvenliğinde Boğaz'lardan tanker geçişinin boru hatları üzerine kaydırılması son derece hayatidir.
Foruma katılan bütün enerji otoriteleri, buna ikna olmuş durumda.
Oysa enerji kavşağı Türkiye'nin hat güvenliği, olası kazalar ile sınırlı değildir. Petrol, doğalgaz boru hattı ya da yüksek gerilim hatlarının geçtiği Türkiye'de terörün bitirilmesi, bir o kadar hayati önem taşımaktadır.
Bugün biz PKK'yı dağda da kentte de istemiyoruz.
Amsterdam'daki bir Hollandalı da mutfağında PKK istemiyor.
Paris'te, Viyana'da, Berlin'de "Türkiye üzerinden taşınan enerjiye muhtaç" Avrupalı da istemiyor.
Tıpkı küresel ticaretin, finansal ağların yaptığı gibi, enerji güvenliği de siyaseti yeniden tanzim ediyor.
Kempe'nin dediği gibi AB, "enerjide küresel rol oynayabilmek için" değil, daha da önemlisi "küresel arenada var olabilmek için" Türkiye'yi bünyesine almayı düşünmelidir.
Büyük resme "enerji odağından" bakınca PKK'nın, (bırakın Batı'nın zaman zaman destek vermesini) biran önce çözülmesi gereken küçük bir sorun haline geldiğini görüyoruz.
Bir yandan enerji kavşağı Türkiye'de bölgeyi karıştır, öte yandan enerjin güvende olsun.. Böyle bir dünya artık yok.
AB, fişinin çekilmesini istemiyor ve PKK'nın işinin bitirilmesine kendileri de muhtaç.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA