Sermayenin "yabancı"sı da var; yalancısı da... Orta ve uzun dönemde size; "bunlardan hangisinin geldiği" önem kazanıyor.
Kur savaşları dünyasında şayet, dolar bazında %5 kazandıran borsanız var ise, ışığı açık gören herkes gelebilir.
Merkez'iniz de gereken refleksleri zamanında göstermez ise bu durum, milli gelirin, "haklı gerekçe oluşmadan yurtdışına transferi" halini alabilir.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün parti grubunda aktardığı rakam; tam da buna işaret ediyor; "geçen ay Türkiye'ye 1 milyon dolar getiren bir yabancı, 1 ayda 56 bin dolar kazanmış." Ana muhalefet lideri, bundan hareketle "bu ülkede kim 1 milyon dolar ile ayda 56 bin dolar kazanabilir?" diye soruyor. Sanayici, işadamı, kim?
Yabancı sermayenin bu tür "sıcak para" yoluyla girişi, Borsa'ya rekor kırdırabilir fakat Türkiye ekonomisinin gerçek "yabancı sermaye" örneklerine ihtiyacı var.
Mesela Despec Bilgisayar'ın rekortmen İMKB'de halka açılma öyküsü... Yüzde 50'si Despec Group'a ait. Hollanda merkezli bu şirketin %70'i de Dubai Şeyhi'nin... Borsanın mucidi Van Der Bourse'un memleketindeki Despec, İstanbul Borsası üzerinden büyümeyi hedefleyebiliyor.
Bir sonraki durakları Bulgaristan, Suriye, Rusya ve Irak... Ancak finansal altyapısı, yetişmiş insan gücü ve parıltılı dinamiğiyle İstanbul, bölgede büyümek isteyen her yabancının cazibe merkezi...
Maharet, bu cazibeyi; "sıcak para giriş kapısı" yerine, yabancı yatırımcıların orta ve uzun vadede giriş yaptığı bir "finans başkenti" olma yolunda kullanabilmekte yatıyor.
Borsa'nın rekorları da ancak bu sayede büyüme rekorlarına dönüşebilecek.
Aksi halde sıcak para ile gelen rekor, sıcak para ile çeker gider.