Küresel krizde, rüzgâra karşı yelken açabilme başarısı, bizi pozitif ayrıştırmış ve rekor büyümeleri yakalamıştık. Şimdi %2.2 ile yetinsek dahi, rüzgârı bu defa arkamıza alacak fırsatlar denizindeyiz gibi geliyor bana. Gerekçelerim var; işte güncel olanlardan birkaçı:
1- ABD SERMAYESİ: 3 milyar $, Zafer Çağlayan'ın seferinden, petro-kimya ve enerji sektörüne geliyor. Kriz yüzünden barajlanan 1.7 trilyon $'lık sermayeden daha fazlası, ısınan Kore Yarımadası yüzünden Türkiye'ye akabilecek.
2- KIBRIS: Güney, Maliye Bakanı'nın ifadesiyle "bizi huzursuz etse" de Ada'ya akan kaynakları, Kuzey'e, bize yöneltebilecek.
3- YUMUŞAK GÜÇ: Kriz yüzünden zenginlerin fakir ülkelere yaptığı yardımların azaldığını söylüyor OECD. Türkiye ise yardımları sürdürüyor ve yumuşak gücü artırıyor.
4- SÜT İHRACATI: Yeni Zelanda'daki kuraklık Avrupa'nın süt ihtiyacını, Türkiye'den ithalata kadar getirdi. Hayvancılık için yeni fırsat ve cari açığa süt katkısı...
5- NOT ARTIŞI: S&P'den sonra diğerleri de yolda. İkincisi de artırdığında yalnızca Körfez sermayesinin değil, kurumsal yatırımcının da varış adresi olabileceğiz
6- BARIŞ EKONOMİSİ: Yakın geleceğin petrol zengini Irak, Güneydoğu bölgemizin burnunun dibinde...
7- İSRAİL ÖZRÜ: Şimdiden İsrail gazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya pazarlanması söz konusu...
NETİCEDE: Rüzgâra karşı pozitif ayrışabildiysek, rüzgârın arkamızdan esmeye başladığı ortamda bu düşük hızlar, artık bizi kesmez. Coğrafyadaki eşsiz konumumuz, küresel oyuncu olma yolundaki politikalarla uyumlu hale geldiğinde, fırsat denizinde daha hızlı seyahatin rotasına da zaten ekonominin jeopolitiği diyoruz.
