Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Tarife dışı engel

Avrupa Birliği üyesi olmadan Gümrük Birliği'ne dahil olmanın getirdiği "sıra dışı" görünüm, kriz sürecinde daha belirginleşti. Yarım asırdır kapısında bekletildiğimiz AB'nin Gümrük Birliği anlaşma şartlarını zorlayan uygulamalarını sorgulamaya başladık.
Üstelik bu defaki sorgumuz "Batı hayranlığı veya düşmanlığı" ekseni dışında gelişiyor. Şimdiki sorgu ülkenin kazanç veya kaybı odağında ve akılcı düzlemde... Nitekim AB dışında birlik arayışımızın hız kazanmasında AB'nin bu "ikircil tutumu" baskın etken olarak karşımıza çıkıyor.
AB kriterlerinin ve önerdikleri standartların, insan haklarından ekonomiye dek yığınca alanda, bizlerin "en düşük standardı" olması gerektiğine inanıyorum. Fakat o ünlü Maastricht kriterleri noktasında acaba kaç AB üyesi, Türkiye'den iyi durumda? Bunu bir yana bıraktık, şimdi Gümrük Birliği'nden zarar hanemize yazılanlar artar hale geldi.
AB'nin kendi çiftçisine verdiği destek ve uyguladığı kotalara bakıyoruz. Bunların nimeti kendilerine ama külfeti bize kalıyor. Türk çiftçisinin ürününü AB'ye ihracatta dayatılan "çifte standartlar" var. Tam üyelerine uyguladığını bize karşı tarife dışı engel haline getiriyor. Yeni Zelanda'da kuraklık olmasaydı, Türk sütü ve kanatlı hayvan ihracatçımızı dahi gümrüğün birliğine sokmayacaklardı.
Kendilerine iğneyi batırmazken bize çuvaldız dayatan AB'nin kriz sürecindeki "dış ticaret" paniğinin, tarife dışı engelleri daha görünür hale getirmesi, bizim karşı tedbir geliştirme gayretimizi hızlandırmalı. Oturup şikâyet etmek yerine, çare üretmeyi öneriyorum. Gümrük Birliği'ni kabul ettiğimiz 1996'dan ancak 2 yıl sonra "anlaşma metnini tercüme edebilen" gafletimizi çoktan geride bırakmış olmalıyız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA