Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Kârsızlık arsızlık

Krizlerden öğrenme geleneğimize itirazım yok. Başkalarının hatalarından öğrenmek yerine illa ki tecrübe ediyoruz. Neticede bu bir maliyettir. 1994 krizinde kaliteyi, 1999 krizinde rekabeti, 2001 krizinde de nakit akışını öğrendik. Hem de en yüksek maliyeti ödeyerek.
Şimdi yeni bir öğrenme koridoruna girdik. Değer yaratmayan iş süreçlerini iyileştirmek, işletmelerde mikro devrimler yapmak ve azalan kârlılığı yükseltmek için yenileşim (inovasyon), katma değeri, niteliği fark etmek...
Aslında akılcı ajanda bu fakat düşen kârlılığı, yan yollarla artırma sapağına saplanmışlarımız, artmaya başladı. Düşük faiz ve enflasyon ortamında var olma becerisini geliştirmek yerine mudilerini yolan bankacılık sistemini aylardır yazıyor, çiziyoruz.
Şimdi de benzer süreçleri, perakendecilerde görüyoruz. Yıkıcı rekabetin tetikleyicisi olan taklit, raf alanıyla yarışma, tedarikçiyi yolma derken... Yapamadıkları zammı, ambalaj hileleriyle gerçekleştiriyorlar.
2.5 kiloluk yoğurdun 8 liralık fiyatını 10 lira yapmak yerine gramajı 2 kilo 250'ye indirerek etiketten zam kaçırıyor. Tüketici fark edemeyince, bankaların 6 punto tuzağı gibi, perakendeciler de kandırılmış oluyor.
Anadolu'da yaygın bir söz vardır; "kârsızlık, arsızlıktır" diye. Eğer yaptığın için kendisi değer yaratamıyorsa, kârsız demektir ve bu durumda hile hurda gibi arsızlıklara sapma eğilimi artabiliyor. Oysa akılcı olan sürdürülebilir kârlılıktır ve bunun yolu, katma değerden, yenileşimden geçer.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA