Ulaştırma Bakanı dün üçüncü havalimanı imza töreninde bu cümleyi kullandı. Söylediği, bugün her bir vatandaşın yılda 4 kez uçağa bindiğidir. Yaptırdıkları araştırmanın sonucu bu... İlginç olan, bu sayının giderek otobüs kullanma frekansına yaklaşmasıdır.
Havayolu halkın yolu olmuştur. Doğal olarak sivil havacılığımız, buna paralel gelişecek.
Hemen her ölçek şehre havalimanı yapılacak. Nitekim Bakan Binali Yıldırım; sıradaki havalimanı projelerini bizzat takip ediyor.
Benzer gelişmenin demiryolu taşımacılığıyla yaşandığını da hesaba katarsak "gidemediğin yer, senin değildir" anlayışını, bir kademe öteye taşıdığımızı görüyoruz "Ucuz, güvenli, standart zamanda ulaşamadığın yerde yerel kalkınma olmuyor."
Tam da bu noktada asimetrik bir gelişmeyi belki, yolcu ile yük arasında fark edebiliyoruz. Özellikle yolcular için hızlandırdığımız treni, yükler için de aynı iştahla hızlandıramaz isek, erişim kolaylığının sunduğu rekabet avantajlarından yeterince yararlanmamış oluruz.
Devlet Demiryolları, yolcuyu hızlandırırken yükü düşük hızda bırakamaz. Özellikle yerel kalkınma hamlesinin hız kazandığı günümüzde, birim fiyat oluşumunda çok fazla ağırlık sahibi olan navlunun düşmesi, hayati önem taşıyor. Yalnızca navlun değil, sürenin kısalığı ve erişim nokta sayısı hesaba katılmalı. Günde 1.200 uçuşla kapasitesi dolan Atatürk Havalimanı için 90 milyarlık muhteşem alternatif gerçekleştirdik ve dün imzalar atıldı. Biliyoruz ki devamı gelecek. Demiryolları da yolcu üzerinden hızı ve konforu artırmanın hamlesinde...
Ancak benzer performansı yük taşımacılığında göstermez isek egzozundan cari açık çıkan kamyona dayalı endüstri malları ulaşımı, bizi zorlayacaktır.