Helal pazarı bu örneğe uyuyor. İslam ülkeleri arasındaki ticarette "helal sertifikası" üzerinden yürüyen bu yeni alanda Türkiye kendini bir anda 2 trilyon $'lık pazarın içinde buldu. İstanbul'da başlayan Helal Expo ve Sağlıklı Ürünler Fuarı, dünyadan büyük ilgi gördü.
Helal gıda, İslami usullere göre hazırlanmış, bütün süreçleri (kesim, paket, katkı, tasarım, işçi hakları vs.) tanımlıyor. Ancak Helal Pazarı'na girişin bir kuralı var: Helal Sertifikası... Bu sertifikayı sağlayabilmek için tedarik, üretim ve dağıtım süreçlerinizin "İslami usullere göre" yapıldığını ispat etmeniz gerekiyor.
Bir tür ISO mahiyetindeki bu sertifikayı dünyaya Malezya satıyor. Eğer bu akreditasyon merkezinden yetkinlik almış iseniz, kendi ülkenizde benzer sertifikayı üretebilir ve satabilirsiniz. Tam da bu noktada bir risk var. O da tıpkı ISO standart belgelerindeki gibi işin hile hurdaya kaymasıdır.
Akreditasyonu hak edip helal sertifikasını etik, doğru ve nitelikli üretenleri özenle ayrı tutuyorum. Ancak öylesi firmalar türedi ki bir şekilde ele geçirdiği yetkiyle "çantacı" gibi dolaşıp sertifika pazarlıyorlar.
İhtiyaç duydukları, lazer yazıcı ve şık tasarım... Şirkete gitmiyorlar bile. Kontrol mühendisi, süreç uzmanı, denetim, eğitim vs. hak getire... Kaç sertifika istiyorsunuz? Üç, beş? Tanesi 2 bin liradan başlar. Ancak daha çok talep ederseniz adedi 400 liraya dahi iner. Gelmenize de gerek yok. Bir kurye şirketi ile sertifika, kapınızda...
Peki, "helal" bunun neresinde? Aslında bu yeni fırsat alanının, böylesi haramzade fırsatçıların hırsına kurban edilmemesi için, sertifikacıları kontrol edecek üst kurul ihtiyacı vardır. TSE olur mu bilemem ama helale haram karıştırmayalım ki altın yumurtlayan tavuğu boğazlamamış olalım.