Gözler ekranlarda... Herkes, "Altın daha da çıldıracak mı?" diye soruyor. Altın çıldırırken, döviz de yerinde durmuyor. Borsalar art arda satış darbesi yiyor. Kara elmas olarak bilinen petrol spekülasyon etkisiyle zirve yapıyor. Pür dikkat izliyoruz. Borç alan, borç veren, ithalat yapan, ihracat yapan, iş kuracak, işçi alacak olan da durulmayı bekliyor. Durulma bir yana, petrolün yüzde 12'sini üreten Suudi Arabistan bile diken üstünde...
Dünya, Libya kriziyle bu halde. Buna bir de S.Arabistan'ın eklendiğini düşünün. Zaten İran'ı düşünmeye gerek yok.
Doğu Akdeniz'deki ABD gemisi korkunun diğer adı.
Peki, bu istikrarsızlığın Türkiye'ye etkisi ne? Sadece benzin artışı mı? Bu sebeple hepimiz, sağduyuya ihtiyaç duyuyor, "Ne olacak" diye merak ediyoruz.
Paradigmalar yıkılıyor.
***
Uzun yıllar Wall Street, yani
'Dow Jones' endeksi dünya para trafiğini yönetti. Bir dönem pariteler borsalara yön verdi. Ayrıca zaman zaman yükselen petrol fiyatı, borsalara da iyi geldi. Yüksek petrol talebi, ekonomilerde,
"büyüme" demekti. O yüzden kârlı adres arayan para, uzun süre, önce gelişmekte olan borsalara gitti, sonra gelişmişlere uğradı.
Gelin görün ki, 100 doları geçen petrol fiyatı herkesin yüreğine korku salınca, gelişmekte olan ülkelerde enflasyon kaygısı tavan yaptı.
Petrol yukarı, dolar aşağı...
Borsalar süreçten
olumsuz etkileniyor.
Artan petrol fiyatı, üretim maliyetini tepetaklak ediyor. Girdi fiyatlarını tırmandırıyor. Bu da
maliyet enflasyonu demek.
***
Nefesler tutuldu.
Herkes, ABD'nin faiz politikasını bekliyor. Beklenti yüzünden para, gelişmekte olan ülkelerden gelişmişlere akıyor. Ve para trafiğinde de farklı bir yolculuk başlıyor.
Gelişmiş ülkelerle, gelişmekte olanlar ayrışıyor; hatta gelişmiş ülkeler kendi aralarında bile bambaşka yolculuğa çıkıyor.
Örnek verelim.
AB Merkez Bankası'ndan
"faiz artırım sinyali" geldi. Kuzey'de sorun yok fakat Güney hasta. AB'de bölgesel farklılıklar var.
İspanya, Portekiz, Yunanistan bu sinyali kaldıramayacak halde.
Diyeceğimiz,
global konjonktür yara aldı. Her ülke kendine uygun reçete hazırlığında.
Peki, Türkiye'nin reçetesi ne? Kendimize göre doğru olanı yapıyoruz. Bütçede sıkıntımız yok. Geç kalmış bir hareketti ama faizler indi, kur yükseldi. Bu dönemde borsa
yüzde 20 değer kaybetti.
Reçetemiz belli:
Rekabet gücünü artırmalı,
cari işlemler açığını azaltmalı,
yatırım ortamını iyileştirmeliyiz.