Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Devlet, kayıpları da biliyor

Başbakan Erdoğan, hafta sonu Türkiye'nin kanayan yarası "Siyasi kayıplar" meselesini gündemde tutan Cumartesi Anneleri'yle görüştü.
O anneler ki, tam 306 haftadır hiç ara vermeden her cumartesi İstanbul Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelip, kayıp çocukların izini sürdü. Yılmadılar, yorulmadılar dünyaya seslerini duyurdular ama o yıllar içinde bir tek devlet yetkilisi bir gün olsun bile dönüp onlara bakmadı...
Şimdi bir başbakan kayıp annelerini karşısına alıp konuşuyor, not tutuyor ve onların acısını paylaşıyor.
Çok değil, birkaç hafta önce "Yeni CHP"nin yeni yüzü Sezgin Tanrıkulu da o meydana gelip kayıp anneleriyle buluşmuştu. Bu CHP açısından ileri ve önemli bir adımdı.
Başbakan Erdoğan, CHP'nin bu girişimini bir adım daha ileri götürerek meseleyi Başbakan düzeyine çıkarıp, çözülmesi gerektiğini söyledi.
Siyasetteki bu iki yaklaşım bize, "sorunlar üzerinden siyaset" yapmanın nasıl anlamlı bir sonuca yol açtığını gösteriyor.
Türkiye'nin buna ihtiyacı var.
Var çünkü çok partili sisteme, "çağdaş" demokrasiye onca gelişmeye rağmen bu ülkede insanlar devlet karşısında hep çaresiz kaldı.
İnsanımız kimi zaman bir karakolda kaybedildi, kimi zaman faili meçhul bir cinayete kurban gitti.
Sadece 1990'lı yıllarda 17 bin 500 faili meçhulden söz ediliyor.
O yüzden hâlâ bu ülkenin -Mutki'de olduğu gibi- birçok bölgesinden kemikler çıkıyor.
"Siyasi Kayıp" ve "Faili meçhul cinayetler" meselesi Türkiye'nin gündemine sadece darbelerle girmiş değil.
Öncesinden de sonrasında da hep vardı. Ve bir "devlet politikası" olarak en gözü kara biçimde 90'larda uygulandı. Özellikle de 93 yılında... Aslında 93'e de darbe diyenler var ve gerçekten de 93 yakın tarihimiz açısından 12 Eylül darbesi kadar tahribat yarattı.
Çok sayıda suikastın olduğu 93 yılı siyaset açısından da bir kırılma noktasıydı...
Merkez sağ ve solun iki partisi, DYP ve SHP'nin iktidarda olduğu bu dönemde Cumhurbaşkanı da Süleyman Demirel'di...
İşte Cumartesi Anneleri'ni, faili meçhul cinayetlerin en yoğun olduğu o siyasi zemin yarattı. Bu konuda Susurluk Komisyonu üyesi Fikri Sağlar'ın verdiği bir de rakam var; "17 bin 500 kişi, faili meçhul cinayete kurban gitti"
Bu rakam ne zaman dile getirilse ya abartıldığı ya da yalan olduğu söyleniyor.
Bir süre önce Taraf gazetesinde Yıldıray Oğur tam da bu rakamlarla ilgili dikkate değer bir yazı yazdı.
Bu 17 bin 500 rakamının nereden çıktığını şöyle anlatıyordu:
"Aslında cevap hep önümüzdeydi. Baktığımız ama göremediğimiz bir yerde."
Peki nerede?
Cevap yine kısaydı: "Asker ve polis tarafından açıklanan terör bilançosu rakamlarında..."
Şimdi o rakamları sıralayalım...
"1993: 3050, 1994: 2510, 1995: 4163, 1996: 3789 ve 1997: 7558."
Bu rakamlara göre 93-97 arasında yani 4 yılda öldürülen PKK'lı sayısı 20070...
Peki, dağda 20 bin PKK'lı mı vardı?
İşte 17 bin 500 faili meçhulün sırrı burada... Devlet faili meçhullerin de kaydını tutmuş ama adını farklı koymuş.
Oğur bu durumu şöyle açıklıyor:
"Rakamları kullanarak bize en baştan itibaren yalan söylediler. Rakamlar şunu söylüyor: Karşımızda her yıl 4000 militanını kaybedip yerine 4000 militan yetiştirebilen bir örgüt var. Konuştuğum uzmanların hepsi ise aynı şeyi söylüyor. Dağlarda en fazla 5000 gerillası olan daha fazlasına hem ihtiyacı hem de imkânı olmayan bir örgütün her yıl kendisi kadar kayıp verip sonra tekrar aynı sayıya ulaşması imkânsız..."
Kısaca devlet kaynaklarına göre bu rakamın içinde 17 bin 500 olarak ifade edilen faili meçhul siviller de var.
Anlaşılan devlet faili meçhulleri iyi biliyor.
Peki, kayıpların durumu ne?
Aslında devlet onu da biliyor. O dönemi aydınlatmak hiç de zor değil... 103 yaşındaki Karslı teyzenin oğlu Cemil Kırbayır'ın Kars Sıkıyönetim Gözetimevi'nde, İsmail Şahin'in ise İstanbul Karaköy Karakolu'nda gözaltına alındığı biliniyor. Adresler belli. Yapılacak tek şey işin üzerine gitmek...
Türkiye, bu kirli geçmişiyle yüzleşmek zorunda...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA