Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

'Bir dakika beklemeye tahammülümüz yok'

Türkiye, darbeler, yeni anayasa ve Kürt sorunu gibi devasa sorunlarla boğuşuyor ama bir yandan da sessiz sedasız yüzyıllık başka sorunlarını çözecek köklü adımlar atıyor.
En önemlisi de şehirlerin yenilenmesiyle ilgili olanlar. Deprem kuşağında bir ülkeyiz ve milyonlar depreme dayanıksız binalarda adeta ölümü bekliyor.
Ve yıllardır da hep aynı soruyu soruyoruz: "Neden bir şey yapılmıyor?"
Başbakan Erdoğan üçüncü iktidar döneminde bu soruya cevap verecek bir kurumu devreye soktu: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı...
O bakanlığın başına da yakın geçmişinde TOKİ gibi son 9 yıla damgasını vuran bir markayı yaratan tecrübeli bir ismi getirdi: Erdoğan Bayraktar. Bayraktar, TOKİ Başkanlığı'na geldiğinde aynı alanda Konut Müsteşarlığı, Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı ve Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü gibi birbiriyle senkronize olmayan devasa kurumlar vardı. TOKİ kısa sürede onların bir sentezine dönüştü ve sessiz bir devrime imza attı.
İşte bu geçmişten gelen bir bakanın şehircilik alanında neler yapacağı merak ediliyordu. Acaba TOKİ'de yaşanan sessiz devrim tecrübesi şehirlerin yenilenmesine aktarılabilecek miydi? Başlangıçta Van depreminde olduğu gibi gelgitler yaşandı ama çabuk geçti. Kısa sürede hem bakanlık kuruldu hem de şehirlerimizin kaderini değiştirecek önemli yasalar hazırlandı.

Nihayet afet yasası çıktı

Dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, onlardan birini, Afet Yasası'nı onayladı. Yıllardır deprem tehlikesine dikkat çekenlerden biri olarak bu yasanın çıkmasını önemsiyorum.
Daha önce de 2B ve yabancılara mülk satışına izin veren yasalar çıkmıştı. Kısaca korkularını geride bırakan bir Türkiye'ye doğru gidiyoruz. Çünkü 2B yasasıyla elde edilecek gelir Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na aktarılacak. Böylece deprem riski taşıyan ve kentsel çöküntü alanlarının yenilenmesinin kaynağı da yaratılmış oldu.
Biliyorum önermekle olmayacak ama Türkiye başka şeyleri bırakıp bütün enerjisini şehirlere vermeli. Çünkü tablo o kadar korkutucu ki... İşte Bakan Bayraktar'ın verdiği rakamlar...
"Türkiye'de 15 milyon eski konut var. Bunlardan 8.5 milyonu idare eder, 6.5 milyonu ise ömrünü tamamlamış durumda, mühendislik hizmeti almamış depreme de dayanıklı değil. Bunların yenilenmesi gerekiyor." Yani yıkılmaları gerekiyor. Bir anlamda şehirler "yıkılarak" yenilenecek.

Göçük altında kalmayacağız

Rakam ürkütücü değil mi? 6.5 milyon bina yıkılmak üzere. Bu, milyonlarca insanın ölümle yüz yüze kalması demek. Bu binaların çoğu da İstanbul, İzmir, Bursa, Bingöl, Erzincan, G.Antep, Afyonkarahisar, Kütahya, Bolu, Eskişehir ve Düzce gibi deprem kuşağındaki şehirlerde bulunuyor.
Bu nedenle Bakan Bayraktar feryat ediyor: "Bir dakika beklemeye bile tahammülümüz yok."
Kısa sürede üç önemli yasayı hazırlayıp Meclis'ten geçiren bir bakanlığın, uygulamada da aynı kararlılığı göstereceğine inanıyorum. Buna bütün şehirlerimizin ihtiyacı var. Aksi halde her depremde, her sel felaketinde ya da durup dururken çöken binaların göçüğünden cesetler çıkarmayı sürdüreceğiz.
Şehir devletler değilse bile şehirlerin öne çıktığı küresel bir çağda yaşıyoruz ve şehirlerimizi bir an önce yaşanabilir kılmazsak bırakın zenginleşmeyi, ölmeye devam edeceğiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA