Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Akıllı şehirler geliyor

Küresel çağın kentleri henüz ortaya çıkmış değil. Ama dünya inanılmaz bir değişim ve dönüşüm içinde...
Elbette bilim ve teknoloji baş döndürücü bir biçimde değişirken, yaşadığımız kentlerin, yaşam alanlarının değişmemesi mümkün değil.
Er veya geç hantal şehirler gidecek yerlerine yeni ve daha akıllı şehirler gelecek.
Sanayileşme şehirleri büyüttü ama aynı zamanda hem insan hem de dünya için sorun üreten merkezler haline getirdi.
İnsan ve doğa için enerji, su, trafik ve karbondioksit gibi ciddi tehlikeler var. İstanbul'da 18 yaşındaki bir gencin 3 yılı trafikte geçiyor. Dünya şehirlerinde ise trafik tıkanıklıklarında 3.7 milyar saat boşa gidiyor.
Artık bunun değişmesi gereken bir dönemdeyiz. İnternetin etkin olduğu enformasyon toplumuna doğru ilerliyoruz.
Henüz yolun başındayız ama bu yeni ilişkiler, yaşadığımız şehirlerin ve mekânların da yeniden planlanmasını zorunlu kılıyor.
Son 20 yılda teknolojiye paralel demokrasi ve çevre bilincinin de gelişmesiyle iki yeni şehir akımı oluştu: Akıllı şehir (Smart City) ve yavaş şehir (Slow'dan üretilen Cittaslov- Sakin şehir)...
Aslında ikisinin de hedefi daha yaşanabilir, doğayla uyumlu yeni şehirler kurmak...
Birinde teknoloji ağır basarken, ötekinde doğallık öne çıkıyor. Danimarka'dan İtalya'dan Japonya'ya, ABD'den Dubai'ye son yıllarda özellikle teknoloji devi büyük firmaların öncülüğünde örnek yeni "Akıllı Şehirler" kuruluyor.
"Yavaş Şehir" örnekleri zaten son 10 yılda bir hayli arttı. Bizde İzmir Seferihisar'ın öncülük ettiği bu şehirler arasında Gökçeada, Urfa -Halfeti, Muğla -Akyaka, Aydın -Yenipazar sayılabilir.
Akıllı Şehir örneği yok ama bazı sitelerde bu uygulanıyor. Ayrıca İstanbul'dan Anadolu'nun en küçük ilçesine kadar her yerde akıllı şehre giden yolu açan, e-devlet, e-belediyecilik uygulamaları başarıyla sürüyor.
Akıllı şehirler enerjiden ulaşıma, su tüketiminden çöpün yeniden değerlendirilmesine kadar her alanda müthiş tasarruf sağlayan dijital bir yaşam sunuyor.
İlk örneğini de İstanbul'da göreceğiz. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ilk örnekle ilgili şunları söylüyor:
"Biri 1 milyon, diğeri 1.5 milyon nüfuslu iki şehir geliyor. Avrupa yakasında kurmakta olduğumuz yeni şehirde yaklaşık 50 bin konut rakamını aştık, bu 200 bin nüfusu aşmış vaziyette.
Üçüncü büyük havaalanı da bu şehrin içinde olacak. Bu şehrin birçok bölümünde sadece bisikletlerin, elektrikli arabaların girebileceği çevre dostu yerleşim birimleri oluşturacağız. Bu çalışmalarımız dünya çapında da iddialı olacak ve İstanbul'un marka değerini ciddi şekilde artıracak. Bunu Ankara, Adana, İzmir, Bursa ve birçok şehirde de uygulayacağız."
Bu gerçek, artık bakanlıktan yerel yönetimlere, konut sektöründen, teknoloji üreten firmalara herkesin gündeminde... İstanbul bu açıdan çok şanslı görünüyor çünkü mevcut konut stokunun yüzde 60'na yakını deprem nedeniyle değişmek zorunda.
Bu işin fikri altyapısı da oluşuyor.
Sadece son dönemde düzenlenen panellere bakın.
11. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Şurası, Yeşil Şehir Zirvesi ve ICT Summmit NOW Bilişim Zirvesi'13... Hepsinde yeni şehirlerle yeni teknoloji birlikteliğine nasıl bakılacağı ele alındı.
Dün, Haliç Kongre Salonu'nda Akıllı Şehir İstanbul Konferansına moderatör olarak katıldım. Gördüğüm şu: Teknoloji ve çevre bilinci yeni şehirleri zorunlu kılıyor ama bu alanda hızla yol alabilmek için şehir yönetim modellerinin de değişmesi gerekiyor.
Bir an önce merkezi yönetimden güçlü yerel yönetime geçilmeli...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA