İzmir gezisinin Aliağa bölümünde Enerji Bakanı Taner Yıldız ve İzmir Büyükşehir Belediye başkan adayı eski bakan Binali Yıldırım'ın halkla toplantılarına katıldım.
İki şey dikkatimi çekti: Birincisi toplantılarda sorgulayan, talep eden bir halk var. İkincisi ise başkan adaylarının şehri güzelleştiren ve zenginleştiren projelerle yarışması... Bu her parti için geçerli.
İzmir'in en gelişmiş sanayi ilçesi ve katma değer üretiminde Türkiye dördüncüsü Aliağa'da bu iki farklılığı da görmek mümkün. Özellikle Enerji Bakanı Yıldız'ın katıldığı toplantıda mikrofonu eline alan her vatandaşın çevre hassasiyetinden hizmet kalitesine, çok farklı talepleri dile getirmesini, soru sormasını ilgiyle izledim. Aliağa'daki ikinci toplantıda ise ilk kez AK Parti'nin İzmir Büyükşehir Adayı Yıldırım'ı dinledim.
"Ağır konuşan- Hızlı çalışan" bakan olarak tanıtılan Yıldırım, doğrusu "hızlı ve akıcı" kürsü konuşmasıyla beni şaşırttı. Eski bakanı ilk kez bu kadar siyaseten iddialı gördüm. Konuşması da sık sık alkışlarla kesildi ama İzmir'i anlatırken, şu sözleri salonu ayağa kaldırdı: "Atatürk'ün modern Türkiye'yi kurduğu şehir, bu hale nasıl getirilir? Bakın Antalya'ya 10 milyon 500 bin, İstanbul'a 10 milyon turist geliyor. İzmir'e ise sadece 1 milyon 400 bin. Bu şehre iyilik etmiyorsunuz, bu şehre kötülük ediyorsunuz."