Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

677 sayılı devrim kanunu

Okmeydanı'nda yaşanan son olaylar bir kez daha Alevi meselesini gündeme taşıdı. Bu meselenin iki boyutu iç içe geçmiş durumda; Alevilerin haklı toplumsal talepleriyle, bazı karanlık güçlerin Aleviler üzerinden iktidar hesabı yapmaları...
İkincisi bilinçli bir biçimde öylesine öne çıkartılıyor ki, haklı talepler bile gölgede kalıyor. Öncelikle devlet ve hükümet buna izin vermemeli.
Ama Alevi toplumu da bu kirli tezgah karşısında sessiz kalmamalı. En azından Alevi kanaat önderleri, aydınları Okmeydanı'nda öldürülen Uğur Kurt'un ablası kadar cesur olmalı...
Sorunun 500 yıl gerilere uzandığı, cumhuriyet döneminde daha da karmaşık hale getirildiği ve sadece "ibadethane"den ibaret olmadığı biliniyor.
Eğitimden, siyasete, bürokrasiden sosyal hayata her alanda ciddi ayrımlar yaşandı, halen de yaşanıyor. Ama şu da bir gerçek, ilk kez son dönemde sorunun adı kondu ve siyaset alanında bir karşılık buldu. Bir anlamda, sorunlarımızı tanıma sürecinin içindeyiz. Sünni-Alevi-Gayri Müslim, herkes birbirini adıyla sanıyla tanımaya çalışıyor.
Bu süreçte sadece devlet, siyaset değil, sivil toplum da elini taşın altına koymalı ve doğru bir eksende sivil mücadele yürütmeli...
Çünkü asıl dönüştürücü olan toplumdur. Toplum doğru yöntem kullandığında kazanmaması mümkün değil.
Tabii şu gerçeği de unutmayalım; Yaklaşık 100 yıldır yok sayılmayı kabullenen bir toplumuz.
Bu geçmiş ortada dururken, son birkaç yıl içinde 100 yıllık meselelerin çözülmesini istemek, bunu isterken de kendimizden başkasını düşünmemek belki de bize özgü bir durum.
Alın Alevilerin "Cemevi ibadethane olmalı" talebini. Elbette Alevilerin sorunu sadece bundan ibaret değil ama bu talep öyle öne çıkartıldı ki başka şey konuşulmaz oldu.
Oysa bu sorunu bir dayatma olmaktan çıkarmanın ve çözmenin basit bir yolu var ve ilginçtir Alevi kanaat önderleri, siyasi aktörleri bu yolun açılmasını istemiyor veya görmezlikten geliyor.
Daha önce de yazdım, 677 sayılı, "Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu" diye bir "devrim kanunu" var.
Ama bunun değiştirilmesine yönelik hiçbir girişim yok. Neden acaba? Alevi toplumunun öncelikle bu soruya bir cevap bulması gerekiyor.
Bunun değiştirilmesini isteyenler de acımasızca eleştiriliyor. "Bu tür kurumlara ihtiyaç var. Bu kurumların yeniden kurulması için hazırlıkların yapılması gerekir."
Üç yıl önce Nisan 2011'de CHP'ye sağdan katılan Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, bu çarpıcı çıkışı yaptığında en büyük eleştiriyi kendi partisinden ve ulusalcılardan aldı. Sonra da sustu...
Bu çıkışa, destek veren de bugünün Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'. Anlayacağınız CHP ve laik çevre bu kanunun değişmesine destek olsalar, İslam inancı içinde Aleviler dahil tüm inanç gruplarının sorunları en azından yasal boyutuyla bir gecede çözümlenmiş olur. Hazır Meclis'te kanunun yürürlükten kalkması için 28 Şubat 2013'te Altan Tan tarafından verilmiş bir kanun teklifi de varken...
Sadece CHP değil, ne yazık ki Alevi önderleri de ağırlıkla bu konuda sessiz kalmayı tercih ediyor.
Kısaca sivil toplum, siyaseti doğru eksende zorlarsa hem haklı olur ve toplum başka yönlere savrulmaz hem de siyasetin sorun çözme yeteneği artar.
Alevi vakıf ve derneklerine buradan sesleniyorum; 677 sayılı kanunun değişmesi için bir kampanyaya var mısınız?
Ve bir not: Önümüzdeki günlerde birkaç düşünce kuruluşu, 2 yıl süren Alevi Çalıştayları'yla ilgili birikimi halkla paylaşacak ilginç bir çalışma başlatıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA