Türk Eğitim Derneği, Türk Eğitim Sistemi'ndeki sorunları gündeme getirmeyi, çözüm önerileri sunmayı öncelikli görevlerinden biri olarak görüyor. Geçen hafta yayınladığı raporda öğretmenlik mesleğinin standartlarını, öğretmen yeterliğini ele aldığı raporu yayınladı.
Raporda öğretmenlerin yıllık gelirinin OECD ülkelerindeki öğretmenlerin yarısından az olduğu, öğretmenlerin yüzde 21.7'sinin eğitim aldığı alan dışında çalıştığı, öğretmenlerin yüzde 17.4'nün sınıflarında öğrenci mevcudunun 41 kişiden fazla olduğu, öğretmenlerin en az üçte birinin öğretmenlik mesleğini istek dışı seçtiği ortaya koyulmuştur. Sorun çok büyük. Geleceğimizi emanet ettiğimiz yavrularımızı yetiştiren öğretmenlerimiz iyi yetişmiyor.
Öğretmenlerimizin yetişmesini sağlayan eğitim fakültelerinin alt yapıları yetersiz. Dicle Üniversitesi Siirt Eğitim Fakültesinde öğretim üyesi başına 867 öğrenci düşüyor. 22 eğitim fakültesinde fizik laboratuarı, 20 eğitim fakültesinde Kimya laboratuarı, 19 eğitim fakültesinde Biyoloji laboratuarı yok. Eğitim fakültelerinde bir bilgisayar başına düşen öğrenci sayısı ise 39'u buluyor.
Bu sayısal verilerden çıkan sonuç ise çok açık. Tüm bu olumsuzluklar eğitim sistemimizin bir türlü dünya standardını yakalamasına imkan tanımıyor. Öğrencilerimizin yurtdışında aldıkları bireysel başarılarının dışında öğrencilerimiz AB ülkelerinin hayli gerisinde.
Öğretmenlerimizin çağı yakalamasını, öğrencilerimizin AB ülkelerindeki öğrencilerin standardına ulaşması için yapılacak işler belli. İlk başta öğretmen yetiştiren kurumlar arası işbirliği sağlanmalıdır. İkinci olarak öğretmenlerin gelir düzeyini artırmak gerekiyor. Üçüncü olarak da, öğretmenlerin mesleki gelişimlerini sağlamak için hizmet içi eğitim sağlanmalı. Bütün bu yapılanlar dışında öğretmenlik mesleği için bir yeterlilik ölçümü yapılmalıdır.
Bütün bu düzenlemeler yapılması durumunda öğretmen toplumdaki eski saygınlığına kavuşacak. Öğrenciler yeterli bir eğitim alacak. Ders başarısı için dershanelere gitmeyecek. Öğrencilerin uluslar arası başarıları artacak. Geleceğe umutla bakacağız.
Nedense bu işlere kafa yorulmazken, öğretmen alımları için her türlü yollar deneniyor. Yıllar önce öğretmen alınmalarının eğitim fakültelerinden olacağı açıklanırken, şimdi fen ve edebiyat fakültesi mezunlarına bu hakkın verilmesi ayrı bir tartışmayı gündeme taşıdı. Binlerce eğitim fakültesi mezunu öğretmen, öğretmen olmak için sıra beklerken bu bekleyişe fen ve edebiyat mezunlarının eklenmesi işlerin arap saçına dönmesine neden oldu. Başarı için kurumlar arası uzlaşmanın şart olduğunu önerirken şimdi kurumlar arası kargaşa başladı. Eğitim Fakültesi çıkışlı öğretmen, Fen ve Edebiyat fakültesi çıkışlı öğretmen, sözleşmeli öğretmen, vekil öğretmenler arasındaki tartışma sürdüğü sürece bu başarı hayal olur.
