Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SOLİ ÖZEL

Bremer'in kumarı

Irak'taki Amerikan işgali geçen haftadan itibaren yeni bir düzleme kaydı. İşgal yönetiminin başındaki Paul Bremer, Felluce merkezli Sünni direnişe ve radikal Şii lider Mukteda Es Sadr'a savaş açtı. Bu savaşında başarılı olmaması halinde Irak'ta düzenin tutturulabilmesi ya da bunu Amerikalılar'ın gerçekleştirebilmesi iyice güçleşecek.
Felluce kentindeki Sünni direnişe karşı başlatılan ve ağır silahlarla da desteklenen hare- kâtın muhtemel amacı 30 Haziran'daki egemenlik teslimine kadar bu direnişin kırılması. Geçen hafta dört Amerikalı'nın öldürülmesi, parçalanması ve köprülerden asılmasının intikamını alma duygusunun da mutlaka yapılanda payı var. Dün, gerek Felluce gerekse Ramadi kentlerinden gelen haberler Amerikan ordusunun dişine göre bir hasım bulduğunu da gösteriyor.
Sünni üçgenindeki direnişe karşı başlattığı bu saldırıda Amerikan güçleri hedeflerine ulaşamadıkları takdirde 30 Haziran'da gerçekleşmesi beklenen egemenlik devri de tehlikeye girebilir. Üstelik Amerikan ordusuna karşı kazanılmış bir zafer, direnişi güçlendireceği gibi yeni katılımların da önünü açar. Amerika'ya kafa tutmayı becermiş Sünni Araplar'ın yeniden iktidara talip olmaları ihtimali ise kendilerini Irak'ı yönetmeye hazırlayan Şii liderliğini farklı arayışlara itebilir. Benzer şekilde eski rejimin izlerini taşıyan bir iktidarı katiyen kabul etmeyecek Kürtler'in de her an ayrılmaya hazırlanmaları beklenebilir.
İran'dan destek alıyor
Bremer'in asıl şaşırtıcı hamlesi bunca aydır varlığına göz yumduğu Mukteda Es Sadr'a saldırmasıydı. Sadr çok saygın ve Saddam Hüseyince öldürülmüş bir Ayetullah babanın oğlu olması nedeniyle, hiçbir dini ağırlık taşımamasına rağmen kendisine Şii liderliği içinde bir yer bulabildi. Özellikle Bağdat varoşlarındaki fakir Şiiler'den destek aldı. Radikal bir söylemle ve diğer Şii liderlerin aksine ABD yönetimiyle hiçbir işbirliğine girmeme kararıyla kendisini farklılaştırdı. İran'dan ciddi ölçüde destek aldığı da biliniyor.
İşgalin başlarında Ayetullah Sistani'ye bağli iki camiyi işgal etmeye çalışması fena geri tepmiş ondan sonra Sistani ile ilişkilerinde daha dikkatli olmuştu. Son zamanlarda ise keskin radikalizminin de etkisiyle popülaritesinin azaldığı söyleniyordu.
Felluce ve Sadr'a egemenlik devrine kadar istikrarı sağlamak amacıyla saldırırken Bremer bir hesap hatası yapmış olabilir. Sürekli Sünniler'le Şiiler arasında bir iç savaş olabileceğini gündeme getiren Amerikalılar herhalde Nasıriye ve Bağdat'ta görüldüğü gibi iki tarafın milislerinin birlikte dire- neceklerini hesap etmemişti.
Güvenlik gücü taraf değiştirdi
Ayetullah Sistani'ye bağlılılığını ilan ederek Amerikalılar'ın kolay kolay çatışmaya giremeyecekleri Necef'e çekilen Sadr ise hesabını gücünü artırmak üzerine kuruyor. Çatışmaların radikalleştireceği Şii kitleleri arkasına alarak ve Sünni direnişle işbirliği yaparak sayıları yetersiz kalan Amerikan askerlerine kök söktürebileceğini düşünüyor.
Bremer ise diğer Şii liderler tarafından da sevilmediğini bildiği Sadr'ı ve ona bağlı Mehdi Ordusu'nu ABD ordusunun üstün askeri gücüyle kısa sürede ezebileceğini düşünmüştür. Ancak belli ki ilk belirtileri ortaya çıkan Şii-Sünni işbirliğini öngöremedi. Tıpkı Irak güvenlik güçlerinden askerlerin bazı yerlerde Sadr kuvvetlerine katılmalarını öngöremediği gibi.
Şii hiyerarşisindekilerin de Sadr'dan kurtulmak istediklerine şüphe yok. Ancak hiçbiri Amerikalılar'la savaşan Mukteda'ya karşı tavır alamaz. Dahası sivil Şii ölümleri arttıkça radikalleşecek toplumlarını da işgal yönetimiyle işbirliğini sürdürmeye ikna etmeleri kolay olmaz.
Sonucu şimdiden kestirmek güç. Ancak Felluce'yi bastırmayı, Sadr'ı ise etkisizleştirmeyi beceremeyecek bir Amerikan yönetiminin Irak'ı istediği şekle sokması imkânsız de- ğilse bile çok zor olur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA