Gecenin başını hiç sormayın! Hangi rüzgâr beni 03.00'da Scotch'a attı, aman konuyu açmayın.
Herkes gider Mersin'e, Ayşe daima tersine.
Sen yaz başından beri evinde otur, işin yoksa burnunu kapıdan dışarı çıkartma, sonra da pazartesi gecesi evlere sığama.
İstanbul'un en sıkıcı, en gidilecek yer bulunamayan gecesidir pazartesi.
Gecenin bir buçuğunda arkadaşım ve de komşum Mert'i yatağından kaldırdım "Uyaaan çıkıyoruz".
Mert yüzünde yastık iziyle kapıya indi. "Neresi var, neresi var?" derken birkaç mekâna gidip en son kendimizi Maçka'daki Scotch'ta bulduk.
Gitmeyenlere bilgi; Scotch pavyondan bozma bir gece kulübü. Yaz-kış her gün hizmette.
Eski usul garsonları, pavyon locaları, âlemcilerin kendilerini atıp çalkaladığı dans pisti, patlamış mısırları meşhur. DJ'i Türkçe ne kadar şarkı varsa hepsini aşure edip çalıyor. Çok komik bir yer.
Hani her an köşeden Serpil Çakmaklı- Ahu Tuğba ikilisi çıkacakmış misali.
Ama eğlenmemek mümkün değil.
Peki pazartesi gecesi Scotch'ta ben ve Mert'ten başka kimler vardı? Ezel ekibi! Canlarım benim.
Pistin kenarında dans ederken birden yanımda göbek atan Cansu Dere ve Sedef Avcı'yı gördüm. Cansu pistlerde Tanyeli ile yarışır valla.
Başka kimler var? Dizinin yönetmeni Uluç Bayraktar, 'Tefo' Sarp Akkaya, 'Ömer' İsmail Filiz, Bade İşçil, Rıza Kocaoğlu... Peki esas oğlan nerede? Hani benim Ezelim?
Hah buldum! Kenan İmirzalıoğlu pistin yanındaki locaya konuşlanmış, birileriyle laflayıp gülücükler dağıtıyor. Eh ağır abi ne de olsa!
Hepsiyle tek tek konuştum. Ezel ekibi sezon finalini yapmanın mutluluğunu ve bu yıla damgasını vuran müthiş bir diziye imza atmanın haklı gururunu yaşıyordu.
Ben kulübü terk ederken onlar tam gaz eğlenmeye devam ediyordu. Eh! Şimdi eğlenme ve tatil zamanı.
Hepsini tebrik ederim, önümüzdeki sezon yine Ezel'deyiz, Ezel'ciyiz. Tabii ki.