Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

İğneli pazar

Ben bu bayram ne yaptım? Kendimi dövdürdüm. Artık annemin bile göbeğinde minik de olsa bir yıldız dövmesi bulununca, evde otururken aniden üstümü giyinip kendimi Beyoğlu'na attım. İstikamet Mısır Apartmanı'ndaki Luck Hands.
Tam bir senedir dövme yaptırmak istiyordum ama bulamıyordum. Nereme ve ne yaptıracaktım? Yasemin'i de yoldan arayıp olay mahalline çağırdım. Bugün ikimiz de sağ kolumuzun dışa bakan tarafının bileğinden aşağısına yazı yazdıracağız.
Dövdüreceğimiz şey; 'Special Edition.' Tam Türkçe karşılığı 'Özel baskı.' Dövme yaptırmak komik bir şey, insanın kendini özel sanması daha da komik ama sanıyoruz işte. İnsanoğlu böyle...
Dövme işinde önce yazdıracağınız yazının karakterini yüzlerce karakter arasından seçiyorsunuz. Sonra dövmeci abi o yazıyı tersten basıp, kolunuza yapıştırıyor ve elindeki dövme makinesiyle ince ince yazıyı kolunuza dövüyor.
Canınız acıyor mu? Pek sayılmaz. Ama başka bir şey oluyor. Daha dövmeyi yaptırmaya başladığınız anda, bir dahaki dövmenizi nereye yaptıracağınızı düşünüyorsunuz. Acayip bir şey. Hem duygusal hem komik. Benim gibi bağlanmaktan ödü patlayan birinin vücudunda bir ömür taşıyacağı bir şeyi işletmesi ayrıca enteresan.
Evet evet, dövme yaptırmak da estetik operasyonlar gibi... Bir kere başladın mı durmak istemiyorsun.
Asla duramamaktan bahsetmişken, oyuncu kızımız Bade İşçil'den bahsetmek istiyorum. Bade yemiyor, içmiyor her gün Maçka'dan İstinye'ye kadar yürüyormuş. O da yetmiyor Tabanvay Bade gideceği her yere yürüyormuş. Dışarıdan sağlıklıymış gibi görünse de feci bir takıntı hali. Zaten kendi de arkadaşım Melike Karakartal'a verdiği röportajda itiraf etmiş.
Ben aslında Bade'yi yerinde oturtmayan, yürü yürü içinde aşınmak bilmeyen o sebebi çok merak ediyorum.
Takıntılar ve sebepler demişken; bu sabah tam yarım saat boyunca yatağımı topladım. Yarım saat, şaka değil; 30 dakika. Bir sağdan bakıyorum yatağa bir soldan.
Geçiyorum karşısına bir daha. Yok yok olmamış, acaba çarşaf çok gergin değil mi? şu yastık eğri mi? Tutamıyorum kendimi, bu sefer de yatağıma sardım iyi mi? İyi de nedir sebebi?
E takıntıların topunun var bir sebebi. Kim bilir...
Şu lafı her duyduğumda avaz avaz bağırasım, edeni tokatlayasım geliyor. Hangi laf? Bir filmi ya da albümü çıkan kişinin, sanki müthiş bir şey yapmış gibi gözümüzün içine soka soka söylediği; "Bu işe çok para yatırdık" lafı.
Ey güzel kardeşim 1: O parayı yatırırken tek tek evlerimize gelip bize mi sordun?.
Ey güzel kardeşim 2: Çok para yatırman demek iyi bir iş çıkarttın demek değil.
Ey güzel kardeşim 3: Bırak bu duygu sömürülerini. "Ayy baksana adam ne kadar da para harcamış, hadi koşun filme gidelim, albümünü alalım" demez kimse. Seyirciye boşu boşuna baskı yapmayın.
Hem kazandığın paraları gün sonunda bize dağıtmıyorsun değil mi canım. Bu işler ince işler. İş başarılıysa, satar. Değilse yan yatar. Okey?
Bakın şimdi aklıma geldi. Diğer favori cümlemse "Onu ben var ettim."
Diyelim bir yapımcı, bir şarkı yazarı, bir menajer, bir organizatör, bir yayın yönetmeni, ya da bir antrenör kurabilir bu cümleyi. Hani o 'var ettiği' kişi çekip gidince, başka semalara süzülünce.
Ne demek "Onu ben var ettim?" Hey aslanım, sen Allah mısın? Hadi sana yoldan birini çevirelim de var et görelim. Et! Onu var ettiysen, durma bunu da et.
Kimse boşu boşuna başarılı olmuyor. Kimse yeteneği yoksa, aklı yoksa bir yere gelmiyor. Doğru yerde doğru zamanda doğru insanlarla çalışmak herkesin işine yarıyor, o ayrı.
Fakat ey egosu şişkin mini mini Tanrılara kötü bir haberim var; dedim ya kimse kimseyi var etmiyor. Bu da okey?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA