Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Çok sev çok yaşa

Her 10 kişiden 3'ünün ruh sağlığı bozukmuş. Dünya Sağlık Örgütü öyle diyor.
Geçen gün kitapçıda dolaşıyorum. Dışarıda yağmur, içeride sıra sıra kitaplar.
Sanki kendime çare arar gibi bir halim var. Ben ara sıra uzaklaşıp kendime bakıyorum. Kuşbakışı.
Saçıma takıyorum, kiloma takıyorum, yazdığım yazıya takıyorum, istediklerimi yapamadığım için sinirleniyorum.
Herkes düşman anasını satayım. Ayşe Samsun'a çıksın da görün gününüzü. Sanırsınız savaştayım. Biraz soğuk, biraz sıcak...
Gıcık olıuyorum kendime ve benimle gelen her şeye. Nankör müyüm ne? Gül gibi hayatımda neyim eksik? Fazlası var fazlası.
Böyle ikilem olur mu? İnsan çelişki sularında boğulur mu?
Ne sersemlik... Ne tatminsizlik...
Kalple dünyanın arası nasıl bir uçurum...
Hadi önüme bir kitap çıksın da silkelesin beni istiyorum. Yok öyle bir kitap!
Şiir kitaplarının önünden geçerken birini alıp elimdeki kırmızı sepete atıyorum. Şiirler melankolinin gazcısıdır ama olsun, baş ucumda dursun. Laf olsun. Şiir olsun.
Sonra sevdiğim bir yazarın yeni kitabını görüyorum, onu da sepete koyuyorum.
Atlı karınca dönüyor, dönüyor ama istediğimi bulamıyorum.
Kişisel Gelişim bölümüne geliyorum. Kendime küfür sallıyorum. Bu kitapların hangisi bizi geliştirdi ki? Neyse... Derken elimi tutamıyorum bir kitap da oradan kapıyorum.
Eve geliyorum. İşte yine yaptım. Yine işime yaramayacağını bile bile kitapları topladım. Kendimi kuşbaşı kuşbaşı doğramak istiyorum. Benim böyle bir sorunum var, sözümde duramıyorum.
Derken kitabın sayfalarını çeviriyorum. "Güç"müş... Evrenin sırrı bizdeymiş. Her şey içimizdeymiş. Bıdı, bıdı.
Hızla sayfaları geçerken, bir bölümde takılıyorum. Özetle; "Sev" diyor, hatta çok sev.
"Üşenme hayal kur" diyor. Hayallerini bırakma, düş peşlerine, heyecanlan, güç sende... Korkma, iste, inan.
İyi de bunun nesi yalan?
Yine unutmuşum gerçeği değil mi? Bana şu kırmızı kitabın hatırlatacağını kim bilebilirdi?
Çok sev! Çok sev! Çok sev!
Her şeyi sev. Tabii ki her önümüze geleni bağrımıza basamayız ama sadece sevdiklerimize dönersek yüzümüzü çok severiz değil mi? Sevmediklerimizi görmezsek, bizi güldürenlere, umutlandıranlara, neşe verenlere bakarsak bu sınavı geçmememiz söz konusu bile olamaz değil mi?
10 kişiden 3'ünün ruh sağlığı bozukmuş... Bozmayın! Söylemesi kolay mı? Evet kolay ama yapması da kolay dostlar.
Kötü şeyleri düşünmeyin, şeytanla yan yana dikilmeyin, geçmişinizin bekçisi olmayın, teşekkürü eksik tutmayın yeter.
Size ne elalemin fikrinden, size ne canı sıkılmış karamsarlardan. Size ne? Bana ne? Siz onlardan olmayın. İşte mesele bu kadar.
Çok sevin çok. Sevdiklerinizi listeleyin, onlardan başkasını bilmeyin, görmeyin, duymayın.
Şu toplu intiharın üyesi olmayın artık (Olma Ayşe artık!)
Bırakın isteyen uçurumdan ağır ağır atlasın. Siz dönün arkanızı yürüyün. Çok mu zor? Hayır! Çok kolay.
Asıl o 10 kişiden üçü olmak zor. Asıl mızıkçı mızıkçı yaşamak zor.
Asıl gülmeye küsmüşün her yeni güne nefretle uyanması zor. Asıl yaşamadığının pişmanlığını taşımak zor.
Atlı karınca dönüyor, dönüyor... anılar sağımıza solumuza çarpıp geçiyor. Selam verelim geçerken, el sallayalım, uğurlayalım onları.
Yarın düzelmeye söz vermekten vazgeçelim. Bugün, şu an elde ne varsa bizim, bizim sayemizde, biz öyle buyurduğumuz için.
Çok sevelim, çok.
Not: Gündem her gün değişiyor, yazacak konu çok ama bugün bundan önemlisi yok. Anlayan anlar, anlamayan yazının üstünde fasulye ayıklar. Sevgiler, saygılar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA