Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Sarışın umutlar

Türk Hava Yolları sevindirdi beni.
Ama uçuşlara ilişkin bir başarısıyla değil.
Yabancı medyada çok etkili reklamları yayımlanıyor. Bir hostesin dünyaca ünlü futbolcular gibi ilginç yolculara servis yaptığını görüyoruz. Kız güzel, şık, zeki bakışlı. Gülümseyişi doğru dozda. Sıra dışı özelliği ise bambaşka:
Saçları boyasız.
Buna sıra dışı dememe şaştınız mı? Beyaz Türk, kentli, seçkin, elit melit diye adlandırılan kesimlerde yaşıyorsanız, çevrenize istatistikçi dikkatiyle göz gezdirin lütfen. Saçı doğal renginde kalmış Türk kadınlarının oralarda azınlıkta olduğunu fark edeceksiniz.
Önceki gün Nimet Çubukçu'nun bir ziyaret haberine rastladım ekranda. Girdiği salonda başka görevli kadınlar, sekreter kızlar, seyirci hanımlar vardı. Hepsi, ama hepsi "sarışın" idi. Bakan arkasını dönseydi, haberde Uzak Doğulu bir kadının İsveç ziyaretinin gösterildiğini düşünebilirdiniz.

***
Uzak Doğu deyince aklıma geldi. Vaktiyle Japon kızlarının Amerikalıya benzeme derdiyle kendilerine yaptırmadıkları eziyet yoktu. Saçlarını acayip sarılara boyatmaları yetmezmiş gibi, güzelim badem gözlerini ameliyatla irileştiriyor, hortlak görmüş şıllıklara dönüyorlardı.
(Artık Amerika'nın kendi -bırakın sarışınlığı- beyaz olmaktan çıkmakta ya; orası da ayrı konu.)
Japonya güçlenip komplekslerini aştıkça kadınları kızları o akılsızlıklardan kurtuldular.
Bizde ille "Batılı" görünme telaşı var mı bugün bile? O sözcüğün "gelişmiş, ince, zarif, sofistike, göbekkaşımaz" türünden sıfatlarla eşanlamlı sayıldığı ölçüde evet.
"Sarışınlık hevesinin Doğu-Batı arasında tercih yapmakla ilgisi yok, her yerde bütün erkeklerin o saç rengini çekici bulduğu düşünülüyor" derseniz, şartlanmalarla içgüdüleri karıştırmakta olursunuz.
(Mayın tarlasına girdiğimin farkındayım. Açık sözlülük adına devam!)
Kendimden biliyorum. Ben de erkeğim. Kadında aradığım vazgeçilmez özelliklerden biri zekâdır. Onun içine "kültürel birikiminin bilincinde olmak, kişilikli davranmak, sürüye uymayabilmek" de girer. Ayrıca, kendine yakın gördüğünü daha çekici buluyor insan.
Yurt dışında çokça sarışınla yakınlığım olmuştu. Kısa süreler sonunda kendi kadınlarımızı özlerdim. Dönüşlerde doğal görünüşlüler çok daha hoşuma giderdi.
Bu yatkınlıklarımda büsbütün yalnız olduğumu da sanmıyorum. Atasözümüzü hatırlayın: "Sarışının adı, esmerin tadı var."
***
Bendeniz yaştaki adamın böyle şeylere değinmesini yakışıksız bulabilirsiniz. "Konu saç değil, kültür efendim" diyerek sıyırayım. Ve mayınlı bölgeden dönelim lahana tarlasına, siyasal renklere.
Cumhuriyet'te Leyla Tavşanoğlu ile yaptığı söyleşide CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran kesin konuştu: "Adalet ve Kalkınma Partisi seçimlerde bertaraf olacak."
Ana muhalefet partimiz nasıl ulaşacak bu nakavt sonucuna? İktidarın yanlışları sayesinde. Ne gibi yanlışlar? Umut Bey'in verdiği örnek şu:
"Başbakan kendini Batı'da yabancı, Arap ülkelerinde evinde hissediyor."
Öyleyse, doğrusu ne? Bizi oyalayan, dolandıran, aşağılayan Batı odaklarına yolu düştükçe Türkiye Başbakanının kendini evinde hissetmesi. Alkışlayan Arap ülkelerinde ise ille yabancılık çekmesi.
CHP'nin genç ve işveren Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran bu yaklaşımının seçmen çoğunluğu tarafından da paylaşılacağına inanıyor. Seçimde yüzde 58 tayfasından da oy aktararak parlak sonuç alma umudu böyle hesaplara bağlı.
Hadi hayırlısı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA