Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Tamtamsız

Uluslara meslekler yakıştırılır. Napolyon İngilizlerin parayla, pulla, satışla çok uğraşmalarına burun kıvırarak onlara dükkâncı ulus demişti.
Bizde kendimizi asker millet saymak âdetti.
Son zamanlarda tavsadı o merakımız. Günümüzdeki tabloya bakarak denebilir ki en doğrusu bize savcı ulus demektir.
Çünkü suçlama uğraşıdır savcılık. Ülkemizde en çok ve en şevkle yapılan iş o. Herkes ha bire birbirini suçluyor. Görev ve sorumluluk gereği, zorunluluk altında, ince eleyip sık dokuyarak, üzülerek değil.
Keyifle!
Açıklar yakalanır, kirli çamaşırlar ortaya dökülür, birileri berbat durumlara düşerse seyircilerin gözleri parlıyor. Tamtamlar çalınıyor ruhlarında.
Neden acaba? En iyi savunma saldırıdır da ondan galiba. Savcı konumunda iken sanıklığınız gündeme gelmez. Başkasına kara dediğiniz sırada kendinizi ak hissedersiniz; ikinizin de değişik tonlarda gri olabileceğini geçirmezsiniz aklınızdan.
Günahkâr kadını taşlamaya hazırlananlara İsa Peygamber ne demiş:
"İçinizde günahsız biri varsa ilk taşı o atsın."
Ruhu ve sicili süt beyaz insan yoktur. Kanlı katilleri lanetlerken bile kendi içimizdeki canavarlık kalıntılarının bilincinde olmalıyız. Cinayetleri mazur görüp tatlıya bağlamak için değil.
Dünyamızdan cinayeti kaldırmanın yollarını ararken daha gerçekçi ve akılcı davranabilmek için.
Unutulmamalı ki insanın insana canavarlığı yalnız kanla, silahla olmuyor. Bilerek başkasına yapılan her kötülük, her gaddarlık bir küçük cinayettir.
Sicillerimizi dürüstçe incelersek irili ufaklı ne kırımlar görürüz!
Kendimden biliyorum. Geçmişimde bir namussuzluk olup olmadığı sorulsa hayır derim hemencecik.
Ama şu anda düşünürken görüyorum ki o rahatlığı sağlayan özelliğim bir tür unutkanlık.
Nahoş anıları kafadaki halının altına itip gündemden düşürme hüneri.

***
İlkel erkeklerimizin kadınlara yaptığı yabanilik haberleri yine üst üste gelince bu iğrenç salgının nasıl durdurulabileceği konusunda bir şey yazmaya hazırlanıyordum. Müzik kanalını açmak için kumanda düğmesine basınca ekrana acayip bir görüntü geldi:
Dev boyutlu, çamur renkli bir leke, tarlaların arasından geçen yolda otomobil kovalıyordu.
Yetişip yuttu arabayı. Abuk sabuk felaket filmlerinden birine çattığımı düşünürken ekranın üst köşesindeki "Canlı Yayın" yazısını gördüm.
Spikere kulak verip Japonya'nın kuzeydoğusuna okyanus saldırısını izlemekte olduğumu anlayınca kafamın içine balyoz iner gibi bir isim düştü:
Tamiko! Hâlâ yaşıyor muydu, bilmiyorum. Ülkenin o taraflarından geldiğini söylemişti. Ya gördüğüm arabalar ve evlerden birinin içindeyse?
Ben bir yabancı subayın terk ettiği Japon kadınının intiharını anlatan Madame Butterfly operasını seyredemem, müziğini de dinleyemem.
Hesap sormak için bin iblis üstüme gelmiş gibi olurum.
Hiçbir şeyin önünü arkasını hesaplamadan yaşadığım, kavak yelleri yıllarımdaydı. Kore Savaşı sırasında Tokyo'ya izne gittiğimde tanışmıştık. Çok gençtim. O benden de gençti. Evli olduğumu söylememiştim. "Değilim" de dememiştim; gündeme gelmemişti konu.
Niçin söylememiştim? Genellikle, öyle durumlarda söylenmez de ondan. Evet, ayıp. Ama öyledir. Söylerseniz kız yüz vermez. Tabii, "Evli değilim, seni almayı düşünebilirim" derseniz kesin fauldür. Ama suskun kalmak gelenekselleşmiş bir taktiktir maalesef.
Tamiko bana yalnız yüz değil, güvenini, gönlünü, masumiyetini verdi. Ayrılırken tek sözü "Mektuplaşacağız, değil mi?" oldu. "Tabii" dedim. Sonra düşününce aklım başıma geldi. Olacak şey değildi. Onu Türkiye'ye getirmek ikimizin de yaşamını çıkmaza sokardı.
Bir mektup yazıp durumu anlatmalı, kabahatli olduğumu itiraf etmeli, özür dilemeliydim.
Yapmadım, yapamadım. Hiç yazmayıp kayıplara karıştım.
***
Maganda olmayanların yaptığı magandalıklar daha bağışlanmaz oluyor. Benim ayıbımı hafifletebilecek tek nokta, günahımı bildiğim için insanları suçlarken fren yapmaya çalışmam.
Başkalarından da savcılığa soyunurken fazla coşkulu olmamalarını istemeyebilmem o sayede.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA