Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Taktiklerimiz

Dolandırdığım tek kişi Malik Yolaç'tır. Bir deniz motorunu satışa çıkarmıştı. Denemek istediğimi söyleyerek ödünç aldım, hayrına inandığım yasa dışı bir işte çaktırmadan kullandım, "Beğenmedim" diye geri verdim.
Efendice davranarak doğal karşıladı. Bugün bile kendimi ona borçlu hisseder, utanırım. Ama geçmişinde renkli şeyler bulunmayan, "mazbut", sıradan bir iş adamı olduğunu düşünürdüm. Bu hafta Posta'daki röportajını okuyunca şaşakaldım.
Bir kere, annesi Ermeniymiş. Toplumumuz adına iyi not: Onun insan ilişkilerinde hiç sorun değil ya, konu bile olmadı.
Annesi din değiştirip ailesiyle ilgisini kesmiş. Ama karıkoca geçinememiş, sık sık boşanıp evlenmişler. Bir keresinde Malik Bey babasının nikâh şahidi olmuş.
İş adamlığında türlü alanlara girip çıkmış, bir süre yaban domuzu ticareti yapmış. Akşam gazetesini 3 milyona almış. Yazarları hızlı "solcu" olduğundan, başı derde girmiş. "Beni onlar bitirdi, solculuktan anladıkları sadece iş adamlarına sövmekti" diyor.
Aziz Nesin halden anlayıp saldırılarını yumuşatmış; Çetin Altan ise azdıkça azmış. Gazete reklam alamaz duruma düşmüş. Malik Yolaç yazarlarını değiştirememiş, çünkü tazminat ödeyemeyecek kadar züğürtlemiş. Anlatıyor:
"Bir gece genel yayın yönetmeninin evinde oturuyoruz. Çetin tabanca almış, onu gösteriyor. 'Bir şey yapmak isteyen arabanın altına koyar bombayı, kontağı çevirince gidersin' dedim. Bir anda çılgına döndü, bana hakaretler ederek sağa sola ateş etmeye başladı... Bir de bugün yazdıklarına bakın."
(Son söz küçümseme ise, yanlış. Kimseye hakaret etmeden her gün anlamlı bilgi ve yorumlarla sütun doldurmak boyuna ateş püskürmekten zordur.)
Malik Bey eşini çok aldatmış. O çapkınlıklar dışında hiçbir şeyden pişman olmadığını söylüyor. (İyi: motor konusunda da pişmanlığı yok demek.)
Bir gün Başbakan Menderes apar topar Ankara'ya getirtip iktidar partisine üye olmasını önerince "Emredersiniz," demiş. "Ama beni Akşam'ın sahibi diye istiyorsanız orada duralım. Muhalif gazete olarak kalıp ara sıra sizi tutmamız daha iyi olmaz mı?" Menderes'in aklı yatmış.
Etkilidir o numara. Bugün de iri gazetelerde küçük küçük komiklikler yaparak muhalifimsi tavırlar takınanlar aynı taktiğin hizmetinde değiller mi?

***
Çalışma Bakanımızdan açıklama geldi. "Kadınlar çalışmasın demedim, kadının asli görevinin aile bütünlüğünün sağlanması olduğunu söyledim" diyor. Güzel ama o duruşla da feministlerin hışmından sıyrılmak zor. Onlar "kadın görevi" kavramına karşılar. Sayın bakana kolay gelsin!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA