Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Züğürt değil, zengin tesellisi

Oscar Wilde'ın bir oyunu hiç tutmayıp kaldırılmıştı. Rastladığı biri "Eserinizin başarısızlığına üzüldüm" deyince Oscar'ın gülümseyerek verdiği yanıt ünlüdür:
"Eserim başarılıydı. Başarısız olan seyirciler."
Olimpiyat konusunda ulaşılan sonuç da bana öyle geliyor. Hiç milliyetçilik yapmadan söyleyeyim: 2020 ev sahipliği için dünya açısından uygun seçim İstanbul'du bence. Gelenler en dolu, en hoş, en anlamlı vakti burada geçireceklerdi.
"Kaybeden olimpiyat oldu" demek yeterli değil. Yarışma hayhuyu içindeki sporcular ve yöneticiler için kentin turistik özellikleri pek önemli sayılmaz. Ama dünyanın dört yanından olayı izlemeye akın edecek ziyaretçi yığınlarını düşünün. Günlerini İstanbul'a kıyasla çok yavan bir kent olan Tokyo'da harcayacaklar.
Asıl kayıp onların.
Ne yapalım, ömürlerinin yetmesi ve komite üyelerinin daha akılcı davranabilmesi umuduyla 2024 yılını beklesinler.

***

Sonuca üzüldüm tabii. Ama şaştım mı? Hayır.
Halen dünya hiçbir konuda akılcı davranmıyor ki.
"Türk'ün Türk'ten başka dostu yok, herkes bize düşman" falan diyenlerden değilim. Ancak somut gerçeği de görmezden gelemeyiz: Resmî ve özel pek çok uluslararası kurumda hâlâ kaskatı önyargılar var Türkiye'ye ilişkin. Teşhis hataları yaptıran, kendileri için sakıncalı kararlar verdirten saplantılardan kurtulmak bizim kadar onların da sorunu.
Olimpiyat konusundaki sonuçta bizim sorumluluk payımızı küçümsemek için söylemiyorum bunu. Elbette her olumsuzluk karşısında özeleştiri de yapmak gerek. Örneğin doping ayıplarımız düşman komplosu değil ya.
En önemlisi, Olimpiyat ruhunun temeli barışçılıktır. Biz kendi iç barışımızı sağlamış olduğumuz izlenimini verebildik mi dünyaya?
***

Bir spor olayı gelir geçer. Yenilmiş de olsanız, yaşanana doğru teşhisler koyabilmeniz "Her şeyde bir hayır vardır" sözümüze hak verdirir.
Kentler arası yarışta ikinciliğin başarısızlık olmadığını düşünmek züğürt tesellisi değil. Bir de İspanya'nın durumuna bakın. Ekonomik çöküntüye, siyasal çıkmaza üçüncü Olimpiyat bozgunu eklendi. Sportmenlikten uzaklaşıp galiplere çamur atarak saçlarını başlarını yolmaktalar.
İsteyen yandaş desin, ben asıl şunu olumlu buluyorum:
Arjantin'e giderek yarışa "şahsen" katılmak politik açıdan büyük rizikoydu. Türkiye'nin yönetim kadrosundakiler bir kere daha kişisel tehlike göğüsleme yürekliliğini gösterdiler.
Bu en şaşaalı spor üstünlüğünden daha etkili bir kozdur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA