Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Türkiye takımı

Uzun bir aradan sonra sessizliğini bozan eski Başbakan Tansu Çiller, önemli saptamada bulundu:
"AB konusunda asıl değişim Refahyol döneminde yaşandı. Ortağımız Refah Partisi, AB'ye karşydı. Ama koalisyon kurulduktan sonra Abdullah Gül ve arkadaşları bir vizyon ve sorgulamaya gittiler. Sonunda medeniyetlerin çatışmasından bir uzlaşya dönüşen proje oluşturdular."
Gerçekten de Erdoğan, Gül ve arkadaşlarının, Çiller'in deyimiyle "Referansımız İslam'dan referansımız demokrasi"ye dönüşmelerinde kırılma noktası, Refahyol oldu.

AK Parti'nin tohumları
Kapatılan Refah Partisi'nin yerini alan Fazilet Partisi'nde Erbakancılar'ın karşsında "Yenilikçiler" hareketi filizlendi. FP'nin ilk büyük kongresinde bu hareketin genel başkan adayı Gül, partinin "din" ve "Milli Görüş" yerine "demokrasi", "insan hakları", "hukukun üstünlüğü" gibi evrensel de- ğerlere göre yapılandırılmasını savundu. AK Parti'nin "Muhafazakar demokrat" kimliğinin kilometre taşları o günlerde döşendi. Buyurun size 2000 Mayıs'ındaki FP kongresinde Gül'ün konuşmasından birkaç alıntı:
"Tam demokrasi, hukukun üstünlüğü, temiz yönetim için yeni üslup ve yeni bir anlayışla Türkiye'yi kucaklamalıyız."
O kongreyi yitiren Gül ve arkadaşları, daha sonra FP kapatılınca yollarını ayırdılar ve "Din partisi olmayacağız. Aramızda dindar olmayanlar da yer alabilir. Bizler ancak birey olarak dindar olabiliriz, o kadar" anlayışıyla AK Parti'nin temellerini attılar. Cemaatten partiye dönüştüler.

Yeni dönem ve eskiler
Refahyol, 28 Şubat ve o sürecin gölgesinde geçen 1999-2002 dönemi yalnızca Erdoğan-Gül ile arkadaşlarının eski gömleklerini çıkarmalarıyla sonuçlanmadı, Türkiye'nin siyasi tablosunu ve siyaset yapma anlayışını da değiştirdi.
Bugün Erdoğan'ın "17 Aralık'taki Brüksel zirvesine Baykal'la gidebilirim" demesini, Baykal'ın "Başbakan'la gitmekten onur duyarım" yanıtı vermesini, işte bu değişen siyaset anlayışına borçluyuz.
Ancak AB yolculuğunda geldiğimiz nokta için borçlu olduğumuz, teşekkürü fazlasıyla hak eden başkaları da var.
Çiller de onu hatırlatıyor zaten ve "AB yolunda eski siyasetçileri de içine alan bir Türkiye Takımı oluşturulmalı" diyor.
AB üyeliğinin gelip-geçen tüm iktidarların sahiplendiği "Türkiye'nin uygarlık projesi" olduğunu cümle aleme göstermek için iyi bir öneri, değil mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA