Önümüzdeki Perşembe sabahı, yani üç gün sonra, Türkiye mobil iletişim teknolojisinde çağ atlayacak. Bu yeni teknoloji, "3G" ya da "3N" diye tanımlanıyor. Yani "Third Generation" veya "Üçüncü Nesil".
Her şey 1980'lerin sonunda Al Gore'un "Bilgi otoyolları" kavramını ortaya atmasıyla başladı. "Bilginin ışık hızıyla hareket edeceği" kablolardan ve teknolojilerden söz ediyordu.
ABD'de 1992'deki başkanlık seçimlerini Bill Clinton-Al Gore ikilisi kazanınca projeyi hayata geçirmek için kolları sıvadılar. Kamusal bilgileri sanal ortama aktararak iletişimin ilk otoyollarını inşa ettiler.
25-26 Şubat 1995 tarihlerinde Brüksel'de toplanan G-7 zirvesine, "IBM", "AT&T", "Mitsubishi" gibi iletişim sektöründe faaliyet gösteren bazı büyük grupların patronları da davet edildi ve "Bilginin korunması", "İletişim ağlarının entegrasyonu", "Bilgi otoyolları projelerine kamu desteği" gibi konularda önemli kararlar alındı.
İşte o zirve küresel iletişimde bir dönüm noktası oldu. Gerisi ışık hızıyla geldi. Devrim üstüne devrim oldu. Daha doğrusu, Leon Troçki'nin "Sürekli devrim" teorisi gerçekleşti:
1G, 2G, 2.5G, 2.75G ve nihayet 3G... Devrim elbette orada da durmayacak; sırada 3.5G ya da 3G+ var. Ondan sonra da Süper 3G!
Tüfek icat oldu...
Peki, 3G teknolojisiyle hayatımızda ne, daha doğrusu neler değişecek? Sayılacak gibi değil. İnanılmayacak kadar çok yeni ürün ve hizmetle tanışacağız.
Ama 3G teknolojisi özellikle bizim mesleği, medyayı etkileyecek. Hayır, "Tüfek icat oldu" diye "Mertlik bozulmayacak..." Tam tersine.
Örneğin, TV kameramanları artık o büyük ve ağır kameralarla haberden habere koşturmaktan kurtulacaklar. 3G teknolojisine uyumlu cep telefonları bile kamera işlevini görebilecek. Bu da en çok haber kaynaklarını sevindirecek. Basın toplantılarında bir kamera ormanıyla kuşatılmaktan kurtulacaklar.
Çok yakın bir gelecekte televizyona cep telefonu üzerinden canlı yayın aktarılabilecek.
Mobil cihazlarla çekilen fotoğraflar ve görüntüler gazetelerin haber merkezlerine mobil ortamda birkaç saniyede ulaştırılabilecek.
Ama en önemlisi mesleğimizin yapısı değişecek. "Vatandaş gazeteciliği" hayatımıza veya mesleğimize girecek. Yani herkes ama herkes gazeteci olabilecek, gazetecilik yapabilecek. Nasıl? Herkes haber yapabilecek, haber fotoğrafı çekebilecek, yorum yazabilecek ve bunları mobil cihazlarla internet platformlarına taşıyabilecek. Göreceksiniz; bloglarda, kişisel internet sitelerinde patlama yaşanacak.
Bitmedi; çok yakında okur sabah eline aldığı gazeteyi, isterse gün boyunca güncelleştirebilecek. Yani sadece muhabir değil, editör, sayfa sekreteri, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni de olabilecek.
Elbette gazetelerin merkezleri de 3G ile yeni imkânlara kavuşacak. Bunların birkaçıyla Perşembe sabahı tanışacağız. O gün SABAH'ı kısmen 3G teknolojisinin sağladığı ürünler ve hizmetin desteğiyle hazırlayacağız. Sonucu sizinle paylaşırız.
Sağlıklı, huzurlu ve yeni teknolojiye uyumlu bir hafta dileğiyle!
