Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Libya ve NATO

Başbakan Erdoğan, Hannover'de "Türk-Alman Ekonomi Kongresi" nde yaptığı konuşmada, Libya'daki olaylara NATO'nun müdahalesi tartışmalarına değindi ve hem sert, hem de açık konuştu:
"NATO, Libya'ya müdahale etmeli midir? Böyle saçmalık olur mu yahu? NATO'nun ne işi var Libya'da? NATO mensubu olan ülkelerden birine herhangi bir müdahale yapılması halinde böyle bir şeyi gündeme getirebilir. Bunun dışında Libya'ya nasıl müdahale edilebilir? Bakın, Türkiye olarak biz bunun karşısındayız, böyle bir şey konuşulamaz, böyle bir şey düşünülemez..."
Erdoğan'ın bu uyarısına rağmen, Batılılar, Libya'ya karşı "Askeri önlemler de dahil olmak üzere" tüm seçenekleri tartışıyorlar. NATO müdahalesi için de yakın geçmişte bazı çatışmalı ülkelere müttefik birliklerinin gönderilmesini emsal gösteriyorlar.
NATO gerçekten Libya'ya müdahale edebilir mi? Uluslararası hukuk açısından böyle bir şeyin gerçekleşmesi için öncelikle "En temel koşul"un oluşması gerekir. O en temel koşul da şu: Kaddafi'nin ve paralı askerlerinin Libya halkına karşı katliama girişmesi. Her ne kadar Libya'da 15 gündür süregelen başkaldırıda ölü ve yaralı sayısı konusunda "Binlerce" iddiası dolaşsa da, bağımsız ve objektif kaynaklar bu tahminleri paylaşmıyor.
Tanrı korusun, önümüzdeki günlerde o "En temel koşul" gerçekleşse bile, NATO'nun uçaklara, gemilere asker doldurup Libya'ya sefere çıkması hemen olabilecek bir şey değil.
Önce BM Güvenlik Konseyi, Libya'da halkı hedef alan kanlı saldırıları durdurmak için askeri müdahaleye onay verecek. Böyle bir kararı çıkarmak neredeyse imkânsız. Çünkü Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri Çin ve Rusya, insani yardım dışında Libya'nın içişlerine karışılmasına, hele müdahale edilmesine şiddetle karşılar.
Bir an için Rusya ve Çin engelinin aşıldığını varsayalım; Güvenlik Konseyi'nin müdahaleye "Yeşil ışık" yakmasının yanı sıra, bir de bu müdahale için NATO'nun görevlendirildiğine ilişkin karar alması gerekecek.
Yine bir an için o işlemin de yerine getirildiğini kabul edelim. İş bitmiyor. NATO Konseyi, yani NATO üyesi devlet ve hükümet başkanlarının yer aldığı kurul da bu görevi kabul edecek. O da imkânsız denecek kadar zor; zira kararın oybirliğiyle alınması şart. En başta Türkiye veto eder. Sadece Türkiye değil, Almanya, Fransa, İspanya gibi üyeler de Libya'ya NATO müdahalesine kesseniz "Evet" demezler.
Bir nokta daha: Kaddafi'nin stratejisi de zaten Batılıları askeri müdahaleye zorlamaya dayanıyor.
Böylece İslam âleminin sempatisini ve desteğini toplayacağını biliyor. O hesabı tutmasa bile, NATO müdahalesiyle Libya'nın bir iç savaşa sürüklenmesi kesin...
Son bir gerçek daha: Brüksel'deki NATO karargâhının da Libya'ya askeri müdahaleye sıcak baktıklarını hiç ama hiç sanmıyoruz.
Herkes olası NATO müdahalesine emsal olarak Kosova'yı gösteriyor ama Brüksel'deki komutanların dosyalarında ve belleklerinde bir başka deney var. Acı mı acı bir deney: Fiyaskoya dönüşen Somali müdahalesi. O müdahalede komutan olarak görev alan emekli Orgeneral Çevik Bir'e sorun, anlatsın.
Bir de gözümüzün önünde devam eden bir müdahalesi daha var NATO'nun: Afganistan... Nasıl batağa saplandığını hep birlikte izliyoruz.
Libya'ya askeri müdahalenin yeni bir Somali faciasına veya yeni bir Afganistan trajedisine dönüşmeyeceği ne malum?
Bizce en iyi çözüm; Kaddafi yönetimine halkına saldırıları durdurması için baskıları artırmak olur. Bir de insani yardım için ne gerekiyorsa yapmak.
Hem sonra biraz sabretmek yetecek:
Ocak, Zeynel Abidin Bin Ali'nin (Tunus) ayı oldu. Şubat, Hüsnü Mübarek'in (Mısır). Mart da neden Muammer Kaddafi'nin ayı olmasın. Baksanıza, Libyalı muhalifler veya direnişçiler, "Kaddafi en geç cuma günü devrilmiş olacak" demeye başladılar bile...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA