Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Gerçekten bir mucize

SABAH'TAN MEKTUP

SABAH'ın yolculuğu 28 yıl önce bugün, Mecidiyeköy'de, Atakan Sokak No. 14'te başladı. Yolculuğu nitelemekte zorlanıyorum; büyüleyici mi desem, baş döndürücü mü, harika mı?..
Ama sıra dışı olduğu kesin.
Başlıkta belirttiğim gibi, "Gerçekten bir mucize" olduğu daha da kesin.


***

22 Nisan 1985 Pazartesi tarihli ilk SABAH'ın sayfalarını karıştırıyorum.
Manşet, tam bir ilk ekip klasiği. Yani, masa başı. Şöyle: "Varlık içinde yokluk".
Yanında bir patlangaç: "Piyasada mal çok, para yok".
Haydi, alt başlığı da aktarayım: "Eski yılların kuyrukları bitti, ihracat arttı, döviz bol, her şey var ama paranın satınalma gücü azaldı, ücretler geriledi, kemerler sıkıldı, fileler iyice küçüldü..."
Ne bir veri, ne bir istatistik, ne bir kaynak.
Koskoca manşeti devam sayfasında bir köşeye, tek sütuna sıkıştırmışlar.
İkinci manşet, yine o kadronun olmazsa olmaz klasiği. Yani, asparagas. Şöyle: "Karısı ile randevuevinde karşılaşan adam, kalp krizi geçirdi."
Haberi yere yığılmış bir adam ve eliyle çekmeyin işareti yapan bir kadının fotoğrafı süslüyor.
Ve kimse de sorgulamıyor: Bre mübarek gazeteci, o sırada sen de mi o randevuevindeydin? Öyle ya, o yıllarda ne cep telefonu var, ne gizli kamera, ne güvenlik kamerası...
Sayfaları çeviriyorum... İşte birkaç başlık daha:
"200 milyon lirayı çapkınlık uğruna harcadı."
"Alman profesör hastasını öldürdü."
"Ruslar, Washington'daki bütün telefon konuşmalarını dinliyor."
"Erkekliğini ispat için tanıklar önünde karısını sevişmeye davet etti."
"Yüzme mevsimini Antalya'da açan İsveçli 4 dul: Yunanlılar, Türkler'in eline su dökemez."

***

Ve ilk günden, o kadronun olmazsa olmaz elektrik düğmeleri:
Psikolog Dr. Arthur Stone'un hazırladığı "Cinsel sorunlarınız" köşesi. İlk günün adsız erkek okurunun derdi: "Telefonla aşk yapmaktan bir türlü vazgeçemiyorum."
Bir başka köşe: Meşhuuur "Gönül Abla". O da ilk mektubu cevaplıyor. Adsız kadın okurun derdi: "Kocamı aldattım, vicdan azabı çekiyorum, itiraf edeyim mi?"
Abla'nın tavsiyesi: "Sakın ha kızım, öyle bir hata yapma. En iyisi her şeyi unut. Veya kocandan ayrıl, delikanlı sevgilinin kollarına koş."
Tabii yine kimse sorgulamıyor: Daha gazete yayına başlamadan bu mektuplar nasıl ulaştı?"

***

Kısacası, o dönemin Günaydın'ı ile Tan'ı arasında bir yerlerde olan bir SABAH hazırlanmıştı.
Atakan Sokak No. 14'teki binada 22 Nisan 1985 Pazartesi günü herkesin yüreği ağzındaydı: "Ya tutmazsa?"
Korkmakta haklıydılar; çünkü günün ilk yarısında gazetenin yüzde 10'u bile satılmamıştı.
Öğleden sonra bir şeyler oldu, gazetenin büyük bölümü kapışıldı.
Mucize değil mi?

***

İşte öyle bir SABAH'tan bugünkü SABAH'a geldik.
Gerçekten mucize değil mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA