Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Bir yudum su

İki günü aynı geçenin, ömrünü ziyan ettiği söylenir. Bu açıdan bakınca biz nice zamandır bir günümüzü bile ziyan etmedik.
Çünkü hiçbir gün, bir öncesinin aynısı olmadı.
Son tatilimden bu yana yaşadıklarımızı gözümün önüne getiriyorum.
Saymakla bitmez, anlatmakla tükenmez.
Yargı komploları, 17-25 Aralık darbe girişimi, yerel seçimler, henüz başında olduğumuz cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyası...
Bir de dış gelişmeler var: Mısır darbesi, Suriye, Ukrayna, Irak, Nijerya...
Bir de ekonomik gelişmeler var:
Faiz lobisinin bitmek bilmeyen kumpasları, İran ambargosu, Rusya-
Ukrayna-AB gaz krizi...
Daha spor var... Daha yitirdiklerimiz var; ah sevgili Savaş Ay...
Daha hüzünlerimiz var, sevinçlerimiz var...
Kısacası, çok ama çok uzun bir yıl oldu.
Çok uzaklardan geliyoruz.
İlkokulda bize öğretilen, sözleri Samih Rıfat'a, bestesi Leyla Saz'a ait "Akdeniz Marşı"nda denildiği gibi:
"Bana bir yudum su ver / Çok uzak yoldan geldim..."

***
Birkaç gündür ağır bir gribin pençesindeyim.
Yılın yorgunluğuna vücut direncimin kırılmaya başlamasının işareti...
Ve yalnızım.
Geceleri ateşler içinde kıvranırken Kemalettin Kamu'nun "Kimsesizlik" şiirinin dizeleri geliyor aklıma:
"Gözlerimde parıltısı bir bakır tasın / Kulaklarım komşuların ayak sesinde / Varsın yine bir yudum su veren olmasın / Baş ucumda biri bana 'su yok' desin de..."
***
Uzatmayayım.
"Bir yudum su" içmeye gidiyorum.
Çeşme'ye. Eşimin yanına.
10 gün kadar sonra buluşmak üzere...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA