Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER TAŞPINAR

Suriye'de iyi seçenek yok

WASHINGTON

Arap Baharı dediğimiz tarihsel değişim Mısır, Tunus ve Libya'da rejimleri değiştirdikten sonra aynı dinamiklerin Suriye'de baş göstermesi Batı'da oldukça iyimser bir beklenti yaratmıştı. Suriye ile beraber birden Ortadoğu'da bütün dengeler değişecek ümidi belirdi. Şimdi bu iyimser beklentinin yerini derin bir karamsarlık almış durumda. Suriye konusu açıldığında Amerikalı yetkililerin ağzından hep aynı cümle çıkıyor: "İyi seçenek yok." Davutoğlu'nun ziyareti sonrasında, Ankara'nın da Suriye konusunda sihirli bir formülü olmadığı anlaşıldı. Bugün gelinen nokta itibariyle kötümserlik daha da artmış durumda.
ABD'li yetkililer Rusya ve Çin'i BM Güvenlik Konseyi'ndeki vetoları nedeniyle diplomatik kanalları tıkadıkları için suçluyorlar. Ama işin aslına bakılırsa kimse BM'den gelecek bir kınama veya "güçlü bir mesajın" Suriye'de durumu değiştirmeye yeterli olacağına inanmıyordu. Unutmayalım ki BM Güvenlik Konseyi'nde tartışılan askeri bir müdahale değildi. Arap Ligi'nin önerdiği geçiş süreci planı çerçevesinde Esad'a görevi bırakması yönünde bir çağrı yapılması için oylama yapıldı. Rejimin bekası söz konusu olduğunda Beşar Esad BM'den gelecek böyle bir mesaja kulak asar mıydı? Geçen hafta BM Genel Kurulu'nun aldığı kınama kararının hiçbir etkisinin olmadığı gibi, Güvenlik Konseyi'nin de yapmak istediği çağrının kıymeti harbiyesi olmayacaktı. Ne de olsa BM'de tartışılan Libya'da olduğu gibi bir müdahale kararı ve sivilleri koruma yetkisi değildi.
Sonuç olarak bugün geldiğimiz noktada diplomasinin tıkanmış olması sadece Rusya ve Çin'in vetosuna bağlı değil. Asıl sorun Şam'daki rejimin diplomatik baskılara boyun eğmeyecek kadar güçlü olması. Peki ya ekonomik yaptırımlar? Bu alandaki baskı ne getirir? Uzun dönemde ekonomik yaptırımlar rejimin finansal gücünü azaltacak. Ama İran'dan Suriye'ye gelen finansal destek devam ediyor. Esad için bu destek hayati öneme sahip. İran'dan yardım sürdükçe kısa ve orta vadede ekonomik yaptırımların etkisi sınırlı kalacak.
Peki ya "tampon bölge", "yardım koridoru" veya "kurtarılmış alanlar" gibi planlar? Bunların ortak paydası dışarıdan askeri müdahale gerektiriyor olmaları. Bu tür bir dışarıdan müdahale Şam tarafından egemenlik haklarının ihlali olarak değerlendirilecek. Muhalefet ve direniş moral kazanacak. Ama aynı nedenle rejim bu sefer daha da şiddetle direnişi bastıracak. Böylece rejim ve direniş arasındaki kavga daha da kanlı hale gelecek. Tampon bölge, yardım koridoru ve kurtarılmış bölge planları bu nedenle şu anki durumdan daha iyi seçenekler teşkil etmiyor. Sonuç olarak iç savaşa doğru giden bir kitlesel şiddet başlayacak. İster dışarıdan müdahale gelsin, isterse de şu anki dinamikler aynen devam etsin, Suriye bir iç savaşa doğru hızla ilerliyor. Kötümserlik öyle bir noktada ki, bu saatten sonra Beşar Esad görevi bıraksa bile fayda etmeyecek. Bu kadar kan döküldükten sonra, Suriye'de bir Sünni-Alevi savaşı çıkması son derece muhtemel. "İyi seçenek yok" diyenler zaten bütün bu çıkmazları göz önünde bulunduruyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA