Türkiye'nin en iyi haber sitesi
LEVENT TÜZEMEN

Terim'in yeni G.Saray'ı...

Ligin ertelenmesinin en büyük zararı G.Saray'a oldu. Fatih Terim'in gelişiyle birlikte Florya'da oluşan sinerjinin ve aile ortamının takıma yansımasını Avusturya ve Almanya kamplarında izledim. Özellikle Almanya'da büyük keyif veren, tüm G.Saray taraftarlarını mutlu eden bir takım ruhu oluşmuştu.
Fatih Hoca, geçen sezon dibe vuran futbolcularının motivasyonunu arttırmak, hedefini büyütmek adına hazırlık maçlarında Şampiyonlar Ligi'nde oynayacak kapasitede takımları tercih etti. Bu hedef, "Görüyorsunuz; biz G.Saray'ız. Marka değerimiz hep yüksektir. Her ne kadar Avrupa'ya gidemeyecek olsak bile, marka takımlar gözünde hala tercih ediliyoruz" anlamındaydı. Özellikle Inter ve Liverpool maçlarında ortaya konan futbol, sergilenen takım ruhu, oyun disiplini, mücadele ve pozisyon üretimi dört dörtlüktü. Bütün planlar, ligin 5 Ağustos'ta başlamasına göre yapılmıştı.
Ancak ligin 9 Eylül'e ertelenmesi üzerine zorunlu verilen tatil ve yerli- yabancı çok sayıda oyuncunun milli takımlarına gitmesi G.Saray'ın dengesini bozdu. Olympiakos ve Real Madrid maçlarında oyun ritminin yara aldığını gözlemledim. Futbolda dengeli bir takım olabilmek için futbolcuların birbirleriyle oynama alışkanlığı kazanmaları şarttır. Fatih Hoca, taşikardiye benzeyen bu ritmi dengeye getirmeye çalışıyor. Ancak Arda'nın sürpriz ayrılığı, saha içinde oyunun patronluğunu yapacak bir ismi de kaybettirdi G.Saray'a... Fatih Hoca, Avusturya ve Almanya'da gerek antrenmanlardaki çift kale maçlarında, gerekse hazırlık maçlarında Arda'yı yönetmen olarak ve üstelik serbest bırakarak kullanıyordu. Arda'nın yokluğu, Selçuk'un özellikle hücum hattındaki organizasyonlarını da olumsuz etkiledi. G.Saray yönetiminin, bir oyun lideri bulması gerekiyor.
Melo'nun, Eboue'nin G.Saray'a katkısı büyük olacak. Melo zekasıyla, gücüyle ve en önemlisi hırsıyla oynuyor. Bir kiralık futbolcu gibi davranmıyor.

MUSLERA ÇOK İYİ
Eboue, hep oyunun içinde var. İki kanatta birden görev yapabiliyor. Selçuk'un attığı gol öncesi Sergio Ramos'a çalımı ve sonrasında kafasını kaldırarak, görerek, bilerek verdiği pas mükemmeldi. G.Saray, Avrupa'da büyük başarılar kazandığında kalesinde hep yabancı isimler vardı. Muslera, bu sorunu giderebilecek genç bir kaleci. Tıpkı Taffarel'e benziyor. Ayaklarını mükemmel kullanıyor. En önemlisi oyunu geriden dikkatle izliyor. Savunmanın arkasına sarkan toplara bir libero gibi müdahele ediyor. Topu eliyle oyuna çok çabuk sokuyor. Galatasaray'ın bu değişim süreci içerisinde 2000 ruhundaki gibi yetenekli, hırslı ve hedefi olan yerli oyunculara ihtiyacı var. Bu tür oyuncular Türkiye'de mevcut. Ayrıca hep "Adam olacak çocuk" gözüyle bakılan bazı yerlilerde ısrar etmek zaman kaybı olur.
Fatih Hoca'nın yaratmaya çalıştığı yeni Galatasaray'ın Avusturya ve Almanya kamplarındaki ritmini yakalaması için zaman gerekecek. Çünkü yine araya milli maçlar girecek. Florya'daki takım birlikteliği, motivasyon ve uyum adına kesintiye uğrayacak. İlk etapta Galatasaray'ın hedefi maç kazanmak olmaldır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA