Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Çifte standardın turşularına gel!.

İlk Recep İvedik'i hiç gülmeden seyrettim. Milletin niye güldüğünü anlamadığımı yazdım. Şahan Gökbakar koştu, sarıldı, yanaklarımdan öptü. "Ağbi bir yemek yiyelim, anlatayım" dedi. Yiyemedik bir türlü.
2 ve 3'ü görmedim.. Ama okuyorum. Hele 3'ten sonra neler yazılıyor, entel ve dantel dostlarımızın köşelerinde..
Nuri Ceylan'ın filmi üzerine yapılabilecek en güzel, en ince ve en vurucu şakasına bile karşı çıkıyorlar. Efendim ödüllü yönetmene böyle şaka yapılır mıymış?. O şaka, ödüllü yönetmenin niye 10 bin seyirci bulamadığını anlatıyor oysa..
Milletin tüm rekorları altüst ederek koşa koşa Recep İvedik'e gitmesine karşı çıkanlar, daha dün Aysun Kayacı'yı yerden yere vuranlar değil mi?. Kız "Magandanın oyu ile profesörünki ayni olur mu" dedi diye demokrasi düşmanı ilan edildi.
Şimdi magandanın esprilerine koşup, Nuri Bilge Ceylan'ın yüzüne bakmayanlara sövüyor, ayni kişiler.
Oysa, demokrasi işte tam da bu..
Demokratsanız yürekten, bu yüzden Aysun'a sövüyorsanız, Şahan'a ve ona koşanlara saygı duyacaksınız. Hele şakalara fevkalade, ama fevkalade tahammüllü olacaksınız.
Hem perhiz, hem lahana turşusu olmaz..
Olmaz ama oluyor..
Bu ülkenin demokrat savaşçıları var ya.. Demokrasiden zerre ödün vermezler.. Zerre.. İlle de sandık.. Halkın sesi, hakkın sesi!..
Amma velakin, halkın yüzde 47'sinin, yüzde 53'ünü, hem de tek başına yönetmesi onlara hiç garip gelmez. Bu sonucun, halkın oylarına konan barajdan doğduğunu akıllarına bile getirmezler.. Bu barajın kaldırılması, hiç değilse indirilmesinin lafını bile etmezler..
Günlerdir bekliyorum. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye henüz barajın inmesine hazır değil" dediği günden beri..
Hani, "Türkiye henüz tam demokrasiyi kaldıramaz" dedi ya, açık seçik.. 1965'te, tek oyu dahi ziyan etmeyip Meclis'e yansıtan Milli Bakiye Sistemi ile seçim yapan Türkiye'nin 2010 yılında Demokrasi'nin bütün haklarını kullanmaya hazır olmadığını söyledi ya.. Katılıyorum.. Ben de söylüyorum yıllardır, "Ben demokrat değil, cumhuriyetçiyim" deyişim bu.. Bana "Faşist" diyen demokratlar, Başbakan'ın "Türkiye hazır değil" deyişine "Gık" demediler. Yalayıp yuttular..
Sonra gidip kustular..
Kime.. Esra Erol'a..
Televizyonda evde kalmış kenar mahalle kızları için yayınlanan tonla dizi, söyleşi ve programlardan birini yapıyor Esra.. Modern Çöpçatanlık yapıyor..
İyi de yapıyor, Allah'ı var.. Reytingi yüksek. Kanallar paylaşamıyor, kızı..
Geçen gün programa bir eşcinsel katılmış. "Ben kendi cinsimden biriyle evlenmek istiyorum, bana da birini bulun" demiş. Esra da "Türkiye bunu henüz kaldırmaz" deyip telefonu kapatmış..
Vay nasıl dermiş..
Kızın ne ayrımcılığı kaldı, ne faşistliği..
Oysa dediği doğru.. Türkiye, hem de bir aile izleme programında eşcinsel evlendirecek hoşgörü düzeyine geldi mi?.
Bu Türkiye, yaşamıyla da, yasalarıyla da, Osmanlı'dan beri eşcinsellere en yakın duran dünya ülkelerinden biri.. Hiç kimse eşcinsel diye dışlanmıyor. Taa 40 yıl önce "Sanat Güneşi", 30 yıl önce "Diva" oluyorlardı. Şimdi daha da iyi durumdalar.. O ayrı.. Ama Türkiye'nin bir aile izleme programında eşcinsel çiftleştirme yapmaya hazır olduğunu iddia etmek de ayrı.. Kaldı ki, bizde eşcinsel evlilik yasal da değil.. Henüz..
O zaman ne yapacaktı Esra.. Yasalara ve adına "Mahalle baskısı" dediğimiz toplum duruşuna karşı çıkacak ve kendisini de, programını da, hatta kanalını da mı sıfırlayacaktı..
Her şeyin yeri var.. Zamanı var..
Var da, bu lafı Başbakan ederse "Demokrat", Esra Erol ederse, "Faşist" oluyor, benim o yürekten (!) demokrat yiğitlerimin lügatında..
Sadece bu çifte standartlarımız bile, demokrasiye henüz hazır olmadığımızı göstermiyor mu?.
Demokrasi bir hazım meselesidir. Hop diye yutmaya kalkarsan, midene oturur.
Yavaş yavaş!.. Sindire sindire..
Önce cumhuriyetçi olacağız.. Cumhuriyeti sindirecek, yerleştireceğiz, bütün kurumlarıyla.. Sandık başına "Türkiye buna hazır değil" lafını tümüyle unutturacak, atılan her ama her oyu, halkın meclisine yansıtacak sistemi kaldıracak ortam içinde gideceğiz.. Kapalı kapılar ardında tek kişilerin belirlediği değil, gene halkın seçtiği adaylara oy verir hale geleceğiz.. hazmedeceğiz..
O zaman "Demokrasi" diyeceğiz.. Bütün kuralları ve kurumları ile demokrasi..
Bugünkü gibi "Birazcık" değil.. Orası burası yontulmuş değil.. Tepeden şekillendirilmiş değil..
Demokrasi'nin "Birazcık hamile"si olmaz, çünkü..

***
"Şakalara tahammül" dedim yazının başında.. İşte size hem de Bush başkanken, hem de Amerika'nın en büyük gazetelerinden birinde çıkan şaka.. Hem gülün, hem de düşünün.. Türkiye bu şakaya hazır mı?..
"-Bir g.tün önünde sallanan 20 santimlik şey nedir?.
- Bush'un kravatı.."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA