Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Sinema reklamlarından illallah!..

Yeni sinema sezonu açıldı ve bana okurlardan mailler yağmaya başladı.. Hemen hepsi, sinema reklamlarından, nefretlerini, tiksintilerini anlatıyor..
Öfkelerine hak veriyorum. Çünkü ayni öfkeyi ben duyuyorum.. Hele film biraz seyirci toplayan cinstense, 35, (yazı ile otuz beş) dakikayı bulan reklamlar konuyor önüne..
İçeri karanlıkta girmeyi göze alanlar, bu 35 dakikayı istedikleri gibi indirebiliyorlar, ama bu defa sinema kulisinde ziyan edilen zaman ne olacak?. Filmin ne zaman başladığı nasıl bilinecek?.
Film aralarında durum daha da feci.. "10 dakika ara" deyip salonun aydınlanması iki dakika ya sürüyor, ya sürmüyor, bu defa ara reklamlar başlıyor.. Yarı aydınlıkta izliyor, daha doğrusu kahroluyorsunuz. Sonra ışıklar tamamen sönüyor, reklamlar gene devam ediyor..
İnanmazsınız, "Filmin İkinci Yarısı" diye alt yazı var, alay eder gibi üstünde hala reklam..
Tamam.. Salon kiraları yüksek. Tamam film kiraları da yüksek.. Onları insanlara mümkün olan en düşük fiyatla izletmek için reklam şart.. Ama bu mudur?.
Bir iyi niyet bu kadar kötüye kullanılır mı?.
Sinema salonları, A'dan Z'ye Belediyelerin kontrolünde..
Birincisi.. Belediye, filmin önüne ve arasına konacak reklamların sürelerini kısıtlamalı.
Bu olursa, sinemaların zarar edeceğini sanmıyorum. Film öncesi 35 dakika reklamdan ne kazanıyorlarsa, onu 5 dakikada da kazanabilirler. Saniye, dakika fiyatı ona göre yükselir. Sinemalara nerdeyse mahalle bakkalları dahi reklam veremez hale gelir. Büyük markalar, büyük paralar öderler. O zaman reklam da seyredilir zaten. Millet dışarda beklemez, ya da içerde küfürler yağdırmaz.
İkincisi.. Reklamların tekrar sayısı belirlenmeli. Ayni reklamı bin defa izletmek, insanlık suçu. İşkence..
Örnek.. Dünyanın en kötü reklamlarını yapmaya karar vermiş iki şirket var.. MAC Fitness Center ve Eureko Sigorta.. Bunların reklamları, sadece Kanyon'un 9 sinemasında her seans oynuyor, aylarca, yıllarca.. Ötesini varın hesaplayın.. Karışan yok, görüşen yok.. Baş patronlardan Muzaffer en yakın arkadaşım.. Ona anlatamadım, bu felaketin yerine hiç değilse izlenir bir güzellik koymasını..
"Ben yaptım oldu. Ötesi umurumda değil.." Bin defa izlemek zorunda bırakıldım.
Eureko, arka arkaya "En kötü reklam Oscarı" alacak filmler yapıyor.. Şimdi, seyri bile itici, Ferdi diye bir tip yapmışlar.. Bu geri zekalı Ferdi'ye bakıp, "Ferdi sigorta" yaptırmamızı istiyorlar, alay eder gibi...
Garanticiler, ayni kuşakta yayınlanan dünyalar güzeli Akbank (Caz Festivali) reklamı ile kendilerininkini birlikte izlesinler, ne demek istediğimi anlarlar..
Üçüncüsü.. Filmin başındaki reklam kuşağı ile, ana filme geçiş arasına 1 dakikalık bir salon aydınlanması konmalı.. (Amerika'da böyle..) Ve her seansta ana filme geçiş saati, kapıya mutlak yazılmalı..
Aslında filmlere ara verilmemeli.. Ama bizim millet istiyor nedense.. Deneme yapan sinemalar başarılı olamadılar. Tuvalet, bir şeyler yeme içme (Bu büfecilerin de işine geliyor) hele şimdi cep telefonunu kullanma ihtiyacı "Ara"cıları körüklüyor. İlle de ara verilecekse, araya reklam konmasına izin verilmemeli. İlle reklam da konacaksa, bunun süresi de en fazla 3 dakika olmalı..
İstanbul Belediyesi'nde ne dediğimi anlayacak, bu konuyu kendisine iş edinecek bir makam var mı bilmiyorum. Bu yüzden ben, doğrudan, kendi oylarımızla seçip, kentin anahtarını teslim ettiğimiz Başkan Kadir Topbaş'ı muhatap aldığımı söylemek istiyorum.
Başkan Topbaş..
Giderek kötüleşen bu sorunun bir an önce çözümlenmesi için gerekenleri lütfen yapınız, ya da yaptırınız..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA