Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Karanlık günün sonunda ışık..

Televizyonun kumandasına dokunduğumda sabah sabah, kararmıştı günüm.. Gene baskınlar.. Gene şehitler.. Hem de 24 yiğit, ana ocağına, bayrağa sarılı bir tabutla dönecek..
30 yıldır böyle.. Daha ne kadar sürecek?..
Gazeteye geldim. Bir yandan yazılarımı hazırlamaya çalışıyorum o kafayla.. Bir yandan karşımdaki ekrandan gelişmeleri izliyorum..
İlk tepkiler, 30 yıldır ezberlediğimiz klişeler.. Öğleye doğru Cumhurbaşkanı görünüyor ekranda. Nefes tutup dinlerken, irkiliyorum..
"İntikam" diyor, Cumhurbaşkanı..
İntikam!.. Sözcüklerden çıkarılması gereken bir sözcük bu..
Cumhurbaşkanı "İntikam alacağız" diyor, öfkesini kontrol edemeyip..
Cumhurbaşkanı "İntikam" derse, Cumhurbaşkanı "İntikam"ı meşrulaştırırsa, sokaktaki vatandaş da, kendi intikamını almaya kalkmaz mı?..
İntikam'ın sınırı, sonu var mı?. "İntikam"la çözüm olur mu?. Bugün sen, yarın onlar, sonra gene sen, onlar.. 30 yıl savaşları, 100 yıl savaşları olur, intikam bitmez..
Saatler ilerledikçe, karamsarlığım daha da koyulaşıyor..
Bu ülkenin en önde gelen siyasal parti liderleri arka arkaya ekrana geliyorlar. İktidarı, muhalefeti, bu ülkeyi yönetenler ve yönetime talip olanlar, böyle bir günde ne yapar?..
Ulusun acısını hafifletecek, onlara "Çözüm" konusunda umut verecek görüntüyü sunar..
El ele verirler. Kenetlenirler.. "Sen, ben"i unuturlar. Bu hazin ve vahim olayı oya çevirme tenezzüllerine düşmeden, dosta, özellikle de düşmana nasıl birlik ve beraberlik içinde olduklarını gösterirler..
Oysa, dinliyorum.. Karşılıklı ithamlar, çamurlar..
Yahu 30 yıldır süren savaş, 30 bin kurban ve o sabahın 24 şehidi AKP ile CHP'yi birleştiremiyorsa, yarın Türk'ün ve Kürd'ün el ele vereceğini, hem de nasıl kardeş olduklarını fark edeceklerini nasıl düşünürüm ben?. Birbirine düşmüş liderler mi, ulusu birleştirecek?..
Eve kahrolmuş döndüm ve o havada akşam yola çıkıp Cemal Reşit Rey'in yolunu tuttum.. Fazıl Say'a gittim.. Havam değişir belki, diye..
İyi ki de gitmişim..
Sahneye önce iki trompet geldi.. Borazan yani.. Ve dünyaca ünlü "Saygı duruşu" melodisi, Fighting Lady'yi üflediler.. Tüm salon ayakta, başı önde heykel gibi dinlerken..
Aslında biz dahil, dünyanın pek çok ordusunda "Yat Borusu"dur bu melodi.. Mamak'ta Yedek Subay Okulu'nda koğuşlara girdik mi, ışıklar loşlaşır, uzaklardan bir yerlerden bu boru sesi gelirdi.. Hüzünlü.. Yanık, yanık.. Sıla hasretine dalarsınız uykudan önce.. Sevdiklerinizi düşünürsünüz..
En güzelini, en unutulmazını Montgomery Clift çaldı, İnsanlar Yaşadıkça / From Here to Eternity adlı muhteşem filmde.. Yakın arkadaşı Frank Sinatra'nın ölümü üzerine, meydanı çepe çevre çeviren koğuşların arasında gecenin bir yarısı, yanaklarından inen yaşlarla.. Benim en unutulmaz film sahnemdir.. Gölbaşı sinemasında oynamıştı, Ankara'da.. Her gün gider, o sahneyi izler, çıkardım.. Şu sıralar Digi-
Türk'te bir film kanalında oynuyor..
Sonra Fazıl geldi piyanosunun başına ve programda olmayan bir açılış yaptı, şehitlerimize ithaf ederek.. "Kara Toprak!.."
Sonra Cihat Aşkın'la birlikte geldiler.. Fazıl Say'ın Piyano ve Keman için sonatı..
Muhteşemdir bu sonat.. Fazıl, Anadolu'da bir gezintiye çıkarır, dinleyenlerini..
İkinci bölümde, alaturka tınılar dinlersiniz.. Piyanonun bas telleri ile oynayarak, alaturka sazların piyanoda olmayan seslerine ulaşır.. Sonra, fırtına gibi bir Karadeniz Horonu.. Ve dördüncü bölüm.. İç Anadolu'nun sesi.. Cihat Hoca muhteşemdi burada.. Keman, "Odam Kireç Tutmuyor"u çalmadı, söyledi..
Sonra.. Sonrası inanılmaz.. Bir Beethoven çaldı, ikili.. Bir, İlkbahar Sonatı çaldılar.. "Keşke Beethoven de dinleyebilseydi" dedim gayri ihtiyari.. Yani bu kadar mı güzel anlatılır İlkbahar ve bu kadar mı muhteşem yorumlanır..
İkinci yarıda Fazıl tek başınaydı.. Bu nasıl tek başınalık.. Karşımızda bir senfoni orkestrası vardı sanki, Stravinsky'de.. Bu müthiş seslerin hepsi bir tek aletten mi çıkıyor?.. Bir Petruşka çaldı ki Fazıl, anlatılmaz.. Orda olup dinlemek lazım.. Stravinsky, yakın arkadaşı Arthur Rubinstein, tüm hünerini göstersin diye, bale müziğini piyano için düzenlemiş.. Çalması müthiş zor üç dans.. Fazıl'ın parmaklarını izlemek mümkün değil, o kadar hızlı.. Kulağa akan sesler, doyulmaz.. Bitmese.. Hiç bitmese..
Zimmerman'la bitirdi Fazıl.. "Zor bir müzik" dedi, başlarken.. "Dinlemesi zor" dedi..
Ama, Stravinsky kolaylamıştı her şeyi.. Zoru da akıttı içimize Fazıl..
Kara başlayıp, kapkaraya dönen günümün sonunda, ruhumu aydınlatan "Işık" oldular Fazıl ve de Cihat Aşkın..
"Bu harikaları yaratan 'Ulus' her sorunu çözer" diyordum yatağıma girerken..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA