Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Sokrates beraat etti.. Ya Haberal?..

Erdal Şafak gene harika bir yazı yazmıştı, pazar sabahı..
İyi yazıyor.. Çünkü iyi gazeteci ve tam da olgunluk çağında.. Dolu yazıyor.. Çünkü okuyor.. Dünyayı çok iyi izliyor.. En güzel ayrıntıları buluyor.. Her yazısında bilgi var. Sizi merakla okutturan bilgi..
Pazar yazısı, Sokrates'in Savunması'ydı.. Tarihe geçen "Antik" savunma değil.. 2411 yıl sonra, yeniden kurulan uluslararası bir mahkeme yargılamıştı Sokrates'i.. Onu yazdı Erdal.. Antik davadaki 500'ler Meclisine temsilcisine karşı, bu defa 800 kişilik bir jüri vardı.
Sokrates 2411 yıl önce "İnançlara saygısızlık, insanları dinden çıkarmaya çalışmak ve gençlerin ahlakını bozmak"la itham edilmişti. Tarihe geçen, kitaplara konu olan ünlü savunmasını yaptı..
"Biri çıkıp dese ki, 'Seni zamansız bir sona götürebilecek bir yaşam yolunu izlemekten utanmıyor musun Sokrates?' Ona haklı olarak şu güzel yanıtı verirdim: Bunda yanılıyorsun dostum; içinde bir dürüstlük kıvılcımı olan bir insanın, ölme ya da yaşama şansını hesaplamakla uğraşmaması gerekir. Hesaplaması gereken biricik şey, bir şeyi yaparken doğru mu yoksa eğri mi, iyi bir insan olarak mı, yoksa kötü bir insan olarak mı davrandığıdır."
500'ler Meclisi Sokrates'i suçlu buldu.
Sokrates, hapis yatmayı, sürgüne gitmeyi reddetti. Para cezasını ödeyecek hali yoktu. Geriye kalan tek ceza kesildi. Ölüm..
Sokrates baldıran otundan yapılan zehiri içti ve çabuk tesir etsin diye dolaşmaya başladı.. Yakın dostu Crito oradaydı.
"Crito!.. Asclepius'a bir horoz borcumuz var. Sakın ödemeyi unutma" dedi. Son sözleriydi. Asclepius, hastalıkları iyi eden Yunan tanrısıydı. Sokrates, son sözleriyle "Ölümün bir tedavi olduğunu" anlatıyordu. Ruhu, bedeninden kurtulmuş ve özgürlüğünü kazanmıştı.
Erdal'ı okurken, ağabeyim ve bana, daha ilkokul öğrencisi iken Sokrates'i anlatan babamı hatırladım. Ve de eve getirip okumamıza sağladığı, Milli Eğitim Bakanlığı Klasikler serisinden, Sokratesli kitapları..
İlkokul ve Sokrates!..
Gazetemin sayfalarını çevirdim.. 12 yaprağı geride bırakmıştım ki, karşıma "Zorunlu Bir Kamu Oyu Açıklaması" başlığı çıktı..
Bu bir ilandı..
Prof. Dr. Mehmet Haberal, Sabah'ın yarım sayfasını satın almıştı, "Savunma"sını kamu oyuna duyurabilmek için..
Neden ve niçin suçlandığını bilmeden, yıllardır tutuklu yargılanırken, son günlerde bir de Bülent Ecevit'i "Nerdeyse" öldürmekle suçlanıyordu, bazı çevreler tarafından, yoğun şekilde.. Ve Doktor Haberal, sesini duyurabilmek için, başta Sabah ve Hürriyet, önde gelen gazetelerden sayfalar satın almak zorunda kalmıştı..
Bu savunmayı okumanız gerek.. Ne günler ne koşullar altında yaşadığımızı yakından görebilmek için satır satır okumanız gerek..
Yarın sabah erken saatlerde, ne olduğunun farkına bile varmadan evinizden alınıp götürülebileceğinizi, suçunuzun ne olduğunu dahi bilmeden aylarca tutuklu kalabileceğinizi dehşet içinde düşündüren satırlar bunlar..
Sokrates'i, "İdam"ından 2411 yıl sonra "Suçsuz" buldu, çağdaş mahkeme..
Halkın oyları ile seçilmiş milletvekili, Prof. Dr. Mehmet Haberal'in davasının 2411 yıldan önce biteceğine dair bir umut ise yok.. Birleştirile birleştirile "Bitmez" hale gelen bir dava var ortada çünkü.
Ergenekon ana davası ile birleşen 17 ayrı davanın iddianameleri toplamda 10 bin sayfayı aşıyor. Ana davadan 240, ilk davadan da 180 duruşma geride kalırken duruşma zabıtları da 50 bin sayfayı geçti. Ergenekon'un dava dosyası şimdiden 120 bin sayfalık bir kitap haline geldi. Bu da her biri 300 sayfa kalınlığında 400 kitaba eşit. Davanın sona erdiğinde (Erebilirse tabii) evrak sayısının 100 bine ulaşması muhtemel.. Hukukçular "Bu evrak yüküyle dosyanın temyiz incelemesi fiilen mümkün olamaz" diyorlar..
"Olur" diyebilir misiniz, Sayın Adalet Bakanım!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA