Televizyonla alakam yok, ama ülkemle, dünyayla alakam var. Gazeteciyim.. Merak!.. "Ne var, ne yok" merakı.. Bu yüzden evde, işte, hatta spor yaptığım salondaki yürüme bandı ekranında hep Haber Televizyonu açıktır. Alışkanlık işte.. NTV izlerim genelde.. Alışkanlık.. Ve ben alışkanlıklarımdan kolay vazgeçmem.. Onu seyredince, onu eleştiririm.. Bu yüzden, hepsi sevgili dostlarım, "Niye biz" diye kızmasınlar..
Üstelik NTV bu ülkenin ilk haber televizyonu, bu işi başlatan kanal olarak "Rol model" onlar.. "Kızım sana söylüyorum" diye söylediklerim, tümü için geçerli, aslında.

***
Haber televizyonu, "Haber" demektir. Doğru haberi, en kısa zamanda iletmektir.
Şimdi geçen pazartesi saat 14.00.. Yani öğleden sonra 2.. Eve geldim.. Alt yazı geçiyor..
"Fenerbahçe, Trabzonspor'la 0-0 berabere kaldı."
Yahu o maç biteli 17 saat oldu. Bir gün evvelin haberi o.. Merak eden, bu iletişim çağında skoru, hakem düdüğü çalarken öğrendi zaten.. Koskoca NTV, koskoca spor servisi ile, hem de nasıl olaylı bir maçtan 17 saat sonra, skorun ötesine geçecek tek satır haber bulamadı mı?.
Mümkün mü?. Ama kimsenin umurunda değil ki.. Yani umursamadıkları ben.. İzleyici.. İzleyicisini umursamayan televizyon olur mu?.
Ben, haber TV'lerine alt yazının önemini anlatamadım.. Haber televizyonculuğu aslında o alt yazının ta kendisi.. Tam da o alt yazı.. İki dakika vakti olan, "Ne var ne yok acaba" diye o alt yazıyı okur, geçer gider.. Bizde o alt yazıları 15 yaşındaki stajyer çocuklar 3 otuz paraya yazarlar. En basit imla hataları bile saatlerce düzelmeden döner.. ve koca TV yönetiminden bir, tek bir sorumlu da okumaz, "Bu ne rezillik" demez..
Alt yazılarda, spor bitti, hava durumu bitti. Bantta "Haber" bölümü başladı.. Bant da değil ya artık. Dönmüyor. Okunması da zorlaşıyor iyice.. Okunmasın istiyorlar zahir.
İlk haber "Amerikan Temsilciler Meclisi sözcüsü" diye başladı.
3 otuz paralık stajyer çeviriyi sözlükle yaparsa, "Speaker"ı, "Sözcü" diye çevirir tabii. Oysa orada, "Speaker", bizdeki "Başkan" karşılığı.. Temsilciler Meclisi Sözcüsü değil, Başkanı adam.. Koskoca NTV'de bunu bilen bir, tek bir haberci, yönetici yok mu yahu?. Kaç kişi maaş alıyor NTV bordrosunda.. Bir teki kendi kanalını izlemez mi?. Düzeltmez mi?. Bütün gün öyle döndü..
O sırada yayın kesildi, Başbakan'a canlı bağlandı, NTV.. Bir gazeteci sormuş olmalı.. Fenerbahçe- Trabzon maçındaki olaylarla ilgili konuşuyor. Fenerbahçe yönetimini eleştiriyor. Trabzon Başkanını soğukkanlı davranışından ötürü kutluyor.
Yarım saat sonra, "Spor" bülteni başladı. Konu tabii, olaylar.. NTV spor spikeri, Fener yönetiminin kendisini aklayan, Trabzon Başkanı'nı yerin dibine sokan resmi açıklamasını kulübün resmi sitesinden satır satır okudu. Bekliyorum ki, az evvel verdikleri Başbakan'ın görüşleri de habere eklensin... Ama Başbakan'ı göstermeye hem de nasıl meraklı, konuşmasını anında yetiştirmek için her türlü yayını kesen NTV, bu defa, Başbakan'ın hem de kendi canlı yayınladığı sözlerini görmezden geldi.. Vermedi. Ucu Fener'e dokunuyor diye vermedi..
Peki bu kadar "Taraf" haber TV'si olur mu?.
***
Başta NTV, hemen tüm kanallara ortak bir eleştirim var. Açıyorum.. Biri konuşuyor.. Konuklar bedava gelip konuşuyor ya.. Her yerde konuşma programı.. Peki tamam da, ben her konuşanı tanımak zorunda mıyım?.. Adam, kadın, çok ilginç bir laf ediyor.. Kim bu yahu?. Yarım saat beklediğim oluyor, kimdir, necidir öğrenmek için.. Oysa seyircisine saygı duyan kanal, üç dakikada bir konuşanın adını ve kimliğini ekrana bindirir, bi zahmet.. Minicik bir zahmet.. Onu bile esirgiyorlar, seyirciden.. Umursamazlık had safhada.
***
Haber televizyonculuğu "Güven" demektir. Haber bültenini sunan spiker "Şimdi kısa bir ara" diyorsa, ardından 15 dakika reklam izliyorsam ve nihayet ekranda görünen spiker "Bültenimizi burda kapıyoruz" diyor ve bitiriyor, yani ekran başında beni alenen, resmen eşek yerine koyuyor, bana alenen resmen "Yalan" söylüyorsa, ben o Haber TV'sinin verdiği haberlere nasıl inanayım?.
Bunu yapan da CNNTurk!..